Uzun bir sürenin ardından tekrar beraberiz. 2015 yılı bizim için Mogli’nin ani ölümü nedeniyle ne kadar üzücü başladıysa o kadar da mutlu bitti. Umarım ki, 2016 yılında sizin de hayalleriniz gerçekleşecek! Bizimkilerin bazıları gerçekleşti çünkü! İki çocuk ve bir sürü evcil hayvanla başka şehirde bazı tadilatları gerektiren bir eve taşınmanın getirdiği yoğunluk yazmaya fırsat bırakmamıştı son zamanlarda. Yeni yıl dileklerimden biri bu nedenle eskisi kadar yazı yazmaya vakit bulmak oldu. Eh, dileklerimizi gerçekleştirmek lazım!
Geçen yıl, özelikle son
aylarda, eşimle bunu yapabildik. Önce evlendik. Evet, uzun yıllardır beraberiz,
iki çocuğumuz var, ama evli değildik. Gerek duymamıştık çünkü. Ancak
Türkiye’nin mevcut yasaları beni ve çocukları hiçbir şekilde koruyamıyordu. Hem
evli olmamamız hem de benim yabancı olmam işleri Türk memurlarının gözünde
çözümsüz kılmıştı. Yıllar boyunca tekrar ve tekrar uğraşmamıza rağmen normal
bir şekilde çocuklarımızı baba kütüğüne ve vatandaşlığa geçirememiştik. Bu da
bizim için şu demekti; ne ben ne de çocuklar eşimin sosyal haklarından
yararlanamadığımız gibi ona bir şey olduğunda haklarımız da olmayacaktı. Böyle
olmaz deyip Türk sistemine yenik düşerek evlendik işte.
Dile kolay, ama oldukça
zor bir süreçti, çünkü evrak işimiz beklediğimizden de çoktu ve zordu. Bir defa
ülke arasında kargo tarafından kayıp edilen evrakları da olunca tamamlanması bu
sefer Almanya’daki sistemden dolayı aylar sürdü. Tam da evlilik hazırlıkları
yaparken bir baktık ki üç yıldır hedeflediğimiz başka bir hayalin gerçek olma
ihtimali doğdu. Evimize alıcı çıkmıştı! Hayalimiz İzmir-Fethiye arasında bir
yere yerleşmekti uzun süredir. Böylece düğünümüzden sadece birkaç gün sonra evimizi
sattık ve balayı yerine çocukları babaannemize emanet edip yeni yuva arayışı
için yollara düştük.
İsteklerimizin az ya da
çok net olduğu için bize hitap eden ev sayısı oldukça azdı zaten. Bodrum
yakınlarında tam istediğimiz evi bulduk, hızlıca evimizi topladık ve bundan iki
ay önce oraya taşındık. Bodrum’a 25 km uzaklıktaki bir köyün birazcık dışında sadece
tek bir komşumuzun olduğu bir ev artık bizim. Nereye bakarsan yeşil. Yani,
önceki evimizden de daha sakin ve insanlardan uzak bir yere taşındık. Tam
istediğimiz gibi!
Yeni evle birlikte yeni
sorunlar da oldu tabi ki. Köyde yaşamın nasıl olduğunu, çocukların eğitimi,
elektrik, su ve ısıtma gibi konular bildiğimiz konulardı. Bazıları bizi biraz
zorladıysa da çözülmeyecek konular değildi. Hepsini sırayla başka yazılarda
anlatacağım zaten. Ancak hiç beklemediğimiz ve alışmak zorunda olduğumuz bir
konu “Bodrum saati” oldu.
Evet, Bodrum saati denen
bir olay gerçekten var. Ve Bodrum’da fazla Almanın neden yaşamadığını şimdi
anlayabiliyorum. Disipline ve işi bir an önce hallolmasına alışık olan Almanlar
Bodrum’da yapamazlar. Çıldırırlar. İstisnalar hariç. Eşimle buraya yerleşmemizin
amacı daha (da) yavaş bir hayatımızın olmasıydı. O yüzden alışmamız çok zor
olmadı. Ama yine de oldukça büyük ve beklenmedik bir sürprizdi! Şöyle hayal
edin; bir ustaya işi ne zamana yetiştireceğine sorduğunuzda “acelen varsa neden
Bodrum’a taşındın” demesiyle sizi şaşırtabilir. Biz yaşamadık henüz ama bu lafı
duyanlar olmuş. Özetle bu şu demek; Ustaların söyledikleri saatte gelmesine boş
verelim, söz verdikleri günde bile ortalıkta yoklar. Hafta bazında konuşmak
daha doğru olur. Sonra aniden ve bambaşka bir günde sabahın köründe kapını
çalıyorlar. Sanki başka hiçbir işin yokmuş gibi tüm gün onlara ayıracaksın
şimdi. “Aaa, keşke haber verseydin, şimdi çıkıyorum” desen olur mu dersin? Kimse
aldırmıyor! Tabi ki kim bilir, bir daha ne zaman gelecek o usta… Yani işlerin
burada oldukça yavaş yürüdüğüne alışmak zorunda insan. Dış kapımızın takılması ile
tamamen bitirilmiş olması arasında iki hafta geçmişse bu iyidir. O arada yandan
biraz eser, ama olsun. Yavaş hayat budur işte.
Gün içerisindeki bir anda
oluşan mecburi molalara öyle alışıyorsun ki onların olmadığı günde resmen
özlüyorsun. Bodrum zaten bizim için hemen öyle bir şey oldu. Şimdiye kadar
bulduklarımız bir gün olmazsa kesin özleyeceğiz; inanılmaz güzel hava, açık
fikirli insanlar, sakin yollar, daimi yeşil doğa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder