Yabancıyım. Anneyim. 25 yıldır Türkiye’de yaşıyor olsam da
konu çocuklara gelince bazı kültürel özelliklere bir türlü alışamadım. Alışmak
da istemiyorum açıkçası. Çünkü bunları garipsemem çocuklarımı daha iyi
koruyabilmemi sağlıyor. Zira bence Türkiye’deki çocukları istismara uğramaya götüren
yola; her gün, her yerde bir taş daha döşeniyor.
Çocuklarım henüz bebekken özel alanları sürekli ihlal ediliyordu.
Pazarda çocuk arabasıyla dolaşırken arada bir gelip bebeğimin yanağını seviyor
ya da makas alıyordu. Her seferde şok oldum. Kendisine ait olmayan bir çocuğa
bir insan nasıl dokunur? Hele tamamen savunmasız bir bebeğe? “Cana yakınız”,
“sıcak kanlıyız” ve “çocukları çok seviyoruz” dendi bana. Eşim “çocuklar kamu
malı” derdi. Benim için kişinin özel alan ihlaliydi. Bebek de olsa. Daha kötüsü
istismara zemin hazırlamaktı.
Her geçen dokunuyor
Sizce çok mu sert oldu? Peki, o zaman bunu düşünün: sürekli
tanımadığı kişiler tarafından dokunulan bir çocuk buna itiraz etse ne olur?
Herkes tarafından itirazı önemsiz gibi karşılanıyor, en kötü ihtimali itiraz
etmesi “ayıplanacak”. Dokunulmak istemeyen çocuk, davranışı açısından suçlu
gösteriliyor. O da ne yapsın? İlk başta dokunulmaktan hoşlanmasa bile zamanla alışacak.
Duyguları ve içgüdüleri körleşecek. Tıpkı sokakta geçen biri tarafından başının
okşandığını artık fark etmeyen sayısız çocuk gibi. Ya da öpmek, öpülmek
istemeyen çocuk gibi. Aile fertlerinin hepsi öpücük ister. Biri çocuğa vermek
istediğini soruyor mu? Soran da hayır cevabı alınca burukluk hisseder. Suçluluk
duygusu empoze edilen gene çocuk. Size
soruyorum, öpücük isteyen herkesi öper misiniz? Çocuğunuza bir sorun, ona öpücük verenlerin arasında kimin öpmesinden hoşlanıyor ve kimin öpmesinden hoşlanmıyor diye.
Her yerden hediye
Sonra küçük çocuklara olan yaklaşım beni dehşete düşürdü.
Hala da öyle zaten. Restoranda yan masada oturanlar gelip çocuklarımıza çikolata
hediye ediyor. Markette çalışanlar çocuklara gofret hediye ediyor. Plajda yakınlarda
havlularını sermiş bir grup genç adam çocukları yanlarına çağırıp kurabiye ikram
ediyor. İyi niyetle yapılan bu davranış aslında korkunç! Çocuklarımıza
hediyeleri kabul edemeyeceklerini anlatmakla bitmiyor genelde aile içi
tartışmalara da giriliyor. Öncelikle büyüklerimiz bu konuda “ne var ki,
çocukları seviyorlar işte”, “ne güzel, bir hediye almış işte” gibi laflarla
mücadele eden anneler var. Çocuklar tanımadıkları, daha önce hiç görmedikleri
kişilerden hediye kabul etmesini öğreniyor. Bunun kötü ve iyi yönleri
tartışılacak bir konu değil. Bu kötü. Nokta.
Bin bir özel soru
Gelelim sohbetlere. Durduk yerde birileri “ne güzel gözlerin
var…”, “adın ne?”, “nerede oturuyorsun?”, “buraya alışverişe mi geldin?”,
“hangi okula gidiyorsun?” diye sorular soruyor. Bunlar özel bilgiye giren
sorular. Bu sorular bir yetişkine sorulsa cevap şartsız koşulsuz “sana ne!”
olurdu. Ama çocuklara sormak normal. Hı? Anne baba yanında olduklarında
soruluyor, anne baba meşgulken ve çocuk 1-2 metre ötede oynarken de. “Konuşma”,
“cevap verme” dersek, çocuk kaba davranmış oluyor ve gene ayıplanıyor. O
soruları soran kişi yarın o bilgiyle çocuğa yaklaşmayacağının garantisi mi
var?
Otoriteyi kötüye
kullanma
Türkiye’de öyle bir otorite hiyerarşi ve ona uyma
alışkanlığı mevcut ki, elinde azıcık otorite olan kişi bunu kullanmaya
bayılıyor. Tabi ki herkes öyle değil. Ama çok fazla örnek var maalesef. Eğer
bir polis memuru otoritesini kullanarak bir çocuğa teşekkür ettiriyorsa,
ardından da öpücük verdirtiyorsa ve bu yetmezmiş gibi çocukla sohbete girip onu
kucağa oturtuyorsa bu benim için otoriteyi kötüye kullanmadır. Anne babalar da
bazı görevlerin otoritesine öyle alışmış ki karşı koyamıyor, koymak istemiyor.
Sonuç ne? Çocuklar, otorite olan bir kişi ne diyorsa yapılması gerektiğini
öğreniyor. Yarın bir fail kendini otoritesi olan bir kişi olarak tanıtsa ne
olacak peki? Faillerin manipülasyon yolları çok!
Aileden gelen öğütler
boş
Çocuklarımızı eğitelim o zaman, değil mi? “Yabancılarla
konuşma”, “tanımadığın kimseyle gitme”, “rahatsız edilirsen çığlık at” verilen
öğütlerden bazılar. Bunların boşuna söylenen öğütler olduğunu öğrendiğimde şok
olmuştum. Zira çocukların sadece 3-4 defa bir yerde gördüğü birini tanıdık olarak
algılıyor. Rahatsız edilirsen, tehlikedeysen demek de boş. Çünkü çocuklarımız
bu durumlara öyle bir alışmış ki rahatsızlık duymak, tehlikeyi önceden sızmak
gibi bir his kalmadı! En iyi ihtimalde çocuk çelişkide kalır. Kaldı ki birçok
çocuk bugün sessiz olmaya çağrılıyor. Çünkü gürültü yapmak “rahatsız eder”,
“ayıptır”. O çocuk sesli bağırmayı bile unuttur ve yeniden öğrenmesi gerekir.
Ancak kritik durumlarda çelişkide kalmak yetmez. Çocuklarımız gerekli anlarda bağırabilecek
mi? Kimi büyüklere saygı duyacaklarını
hangilerine karşı gelmenin “ayıp” olmadığını nasıl bilecek? Okulda veya başka yerde beklerken onu götürmesini
teklif eden kişinin gerçekten güvenilir olduğunu nereden bilecek? Faillerin
çoğu aile içi ve yakın çevreden geliyor zaten. Kaldı ki çoğu belli yollarla
çocukları manipüle etmeye çalışıyor.
Yani, biz çocuklarımıza içgüdülerine güvenmesini öğretmemiz
gerekiyor. Ayrıca, her gün karşılaşabilecekleri kritik durumlar için en iyi
davranış biçimlerini öğretmeliyiz. Çocuklarımızı koruyabilmek için aile içi
kurallar net olmalı. Dış güvenliği arttırmak yerine kendilerine doğru davranış
biçimlerini öğreterek çocuklarımızı koruyabiliriz. Çünkü en güzel koruma ön
görmektir.
Tüm bunları sunum tarzında veya öğütler şeklinde çocuklara
anlatmak pek fayda etmez. Çocuklar oyun oynayarak ve hikayeleri rol oyunlarla
tekrarlayarak çok daha etkili öğreniyorlar. Biz de tam bu nedenle Almanya’da 10
yıldan fazla süredir verilen özel interaktif kurslardan yola çıkarak Türkiye
için özel tasarlanmış bir konseptle 4-6 ve 7-8 yaşındaki çocuklara kendilerini
korumanın yollarını öğretiyoruz. www.xlargekids.com’a bir göz atmaya
değer. Çocuklarımızı hep birlikte tehlikeli durumlardan ve olası istismardan
koruyalım!
--------------------------------------------------------------------------
Çocuklar için Güvenlik Eğitimi'nin yeni kursları
1 Kasım'da Kozyatağı ve 30 Kasım'da Nişantaşı'nda başlıyor:
1 Kasım'da Kozyatağı ve 30 Kasım'da Nişantaşı'nda başlıyor:
Her kelimene kahrolarak katiliyorum. Yillardir da ayni senin yazdigin gibi kendi cocuklarim icin mucadelesini veriyorum. Okulda da benim sinifimdaki her cocuk, en azindan okul sinirlari icerisinde bunu bilirdi. Ne yazik ki; en basta kurum sahibi uyari yapar "Bu kadar sert olmaya ne gerek var? Bunlar ailenin yapacagi isler" diye...
YanıtlaSilNe kadar önemli ve doğru tespitler yapmışsınız.
YanıtlaSilMalesef bizim toplumumuzun önemli bir sorunu bu.
Bir de benim oğlum gibi sürekli kendine baktırana kadar yabancılara gözlerini dikip bakan bir oğlunuz varsa yandınız :S Daha 6 aylık, aman ne sosyal diyorum bir taraftan, bir taraftan da bu durum tam da bahsettiğiniz özel alanını ihlal ettirme gerekçesiyle çok rahatsız ediyor beni.
Öncelikle aynı fikirde olduğumu belirtmek isterim. Bu kalıplaşmış davranışlarda bulunmamaya özen gösteriyor, kaba ya da kendini beğenmiş olarak algılanmayı umursamıyorum. Çocuğum kimse dokunamaz, yanına çağıramaz,bir şey veremez. Böyle davranırsa her rahatsız olan, belki değiştirilir saçma olan.
YanıtlaSilİkincisi neden her güzel şey asya yakasında oluyor!!!! :) Ben beşiktaş tarafında oturuyorum. Kızımın yaşı henüz 2 ama ileride katılmak isterim. Atölyeler de hoş. Bu yakada bir tek Arnavutköy'de mi etkinlik oluyor?
İlginize çok çok teşekkürler :) İşimiz zor, değil mi... Avrupa yakasında da olacak. Etiler ve Nişantaşı'nda birer yerle anlaşıp düzenli olarak orada da yapacağız. www.xlargekids.com'dan takip ederseniz, güncel yerleri hep orada duyuracağız.
SilBence de her kelimesidoğru malesef... Bu eğitimler nerelerde veriliyor anlaşılmış mekanlar mevcutmudur hali hazırda ?
YanıtlaSilTabi ki var :) Ekim başında Aralık sonuna kadar birçok yerde düzenlenecek. Güncel kurs listesini ile tarihleri bu linkten takip edebilirsiniz:
Silhttp://www.xlargekids.com/p/kurs-yerleri.html
En geç önümüzdeki hafta Avrupa yakasında da bir iki yer daha belirlenecek :)
Merhaba , acikcasi anne olmadan önce bende disarida gördüğüm çocukları boyle severdim. Ne zamanki anne oldum durumun vehametinin varkina vardim. Anne olmadan öncede simdi de kars olduğum birşey vardi çocuğun altini değiştirirken özel bölgesini öpmek. Kizin şuan. 19 aylik ve onun altini değiştirirken bile kendisine sorar izin isterim. Esim dahil bir çok kişi simartiyorsun diyor. Daha küçük her konuyu ona sorarak yapma diyor. Kiİm benim çocuğum ve
YanıtlaSilOnun kişiliğine saygi duymaliyim bence normali bu
Ah Regina ah.. Geldim Almanya'dan Türkiye'ye, daha havaalanında bebeğimin suratında şak diye flaş patladı! Biri pek sevimli bulmuş fotosunu çekmiş, daha dur diyemeden, gelip öpmeye de kalktı ama o noktada "lütfen öpmüyoruz" dedim, uzaklaşırken "aman şuna bak, bi bunun çocuğu var sanki yedik" diye diye gitti (ki bilirsin bizde yerim seni bir çocuk sevme cümlesidir). Ordan kalktık dediğin gibi, 1 yaşındaki bebeğe çikolatalar, gofretler, bacaklarını çimdirmeler! Almanya'da insanlar bebeği 1mt uzaktan gözleriyle sever en çok da "ne şeker" der geçerler, haklısın, alışmamışım, tatil boyu çocuğun arkasında koştum. Ben de kendimi kötü hissettim çünkü sanki bende bir bozukluk varmış gibi.. Şimdi de döndük Almanya'ya, bu sefer de çocuk alışmış, herkese el sallıyor öpücük atıyor ona ilgi gösterilmezse bağırarak dikkat çekmeye çalışıyor iyi mi.. OF!
YanıtlaSilçok doğru bir noktaya parmak basmışsınız size katılıyorum gerçekten çok doğru tespitler bir anne olarak bende çok rahatsız oluyorum hiç tanımadığımız bir kadın geliyor ve kzımızı kucağına alıyor ne yapacağımızı şaşırıyoruz neyseki kızım başlıyor çığlık çığlığa ağlamaya hemen alıyorum. İnsanları anlamıyorum bende çocukları çok seviyorum emin olabilirsiniz fakat yakın bir arkadaşımın çocuğunu bile öpüp sürekli kucağıma alıp da sevmedim herkes sınırını bilmeli
YanıtlaSilpeki çocuk istismarı en çok hangi ülkede yaşanıyor ???
YanıtlaSil