Saat kaç? Dokuz. Çocuklar servisle anaokuluna gitti ve ben iki-üç
saatlik evi toparlama işini geride bıraktım bile. Yoruldum. Çamaşır makinesini
de çalıştırdım. Kirli sepetindekilere azimli bir şekilde odaklanarak azaltmam
gerek yoksa taşacak gene. Kahve!
Neler yapmam gerekiyor bugün? Liste yapayım. Köpeklerle neler yapacaktım bugün? Yazılar, blog, atölye hazırlığı, bilgi verilecek kişiler, aranacak kişiler, cevaplanacak emailler. Yemek? En azından bunun planı. Akşam yaparım bunu. Eşim başka bir şey pişirmemişse. (Evet, yemek pişiren eşi olan şanslı biriyim!) Hepsini çocuklar dönene kadar bitirmeliyim. Yani 5 saatim var. En fazla. Azıcık beş saat. Eskiden kocaman beş saat derdim. Evet, bir de çamaşır asmayı unutmamam gerek.
Saatler sonra... Bu ses de neydi? Bakmasam daha iyi sanki. Ne konuda kavga
ediyorlar şimdi? Haftanın hangi günündeyiz? Yapmam gereken bir şeyi unuttum mu?
Bugün iyi bir gündü. Bağırmadan, sinirlenmeden atlattık. Çocuklarla birlikte onlar yatmadan önce televizyon
izliyorum. Cross trainere binmeye vakit bulamıyorum artık. Müzik dinleme
fırsatım çoğunlukla ancak arabada yalnızken oluyor. Yani hemen hemen hiç. Zaman yönetimi! Evet! Cross
trainere çocuklar televizyon izlerken onların yanında binebilirim. Sevsem de “Orman kitabı” ve “Yakari” bu kadar izlemem yeter. Kulaklıktan müzik de dinlerim! Yarım saat için biniyorum artık. Bir saate çıkartmam gerek.
Çocuklar yatınca yatmak bilmem. İçimden gelmiyor. Çocuklarla
geçen yoğun altı saatten sonra (hafta içi hala altı saat mı, ne zaman
azalacak?!?) kendime vakit ayırmak, istediğimi istediğim zamanda ve çocuklarca bölünmeden hele sessiz ortamda yapmak o kadar hoşuma gidiyor ki, haberleri
okumak ya da eşimle bir dizi izlemenin ötesine gitmiyor hala.
Yatağa yattığımda öyle yorgun olurum ki bir daha hiç kalkmak
zorunda olmasam bu yataktan diye düşünüyorum. İki üç gün yatakta geçirmek,
ister yemek ye ister bir kitap oku... Oh, ültimatif tatil bu olsa gerek...
Lanet olsun, çamaşırlar gene makinede kaldı.
----------------
Evet, günlerim genelde böyle geçiyor. Bu şekilde geçen günlerde, konu çocuk, anne, hayvanlar olsun ya da olmasın, aklıma takılanlar, haberlerde okuyup ilginç, tuhaf veya müthiş bulduklarımı burada paylaşacağım. Yani, kendi blogumda kendime bir köşe açıyorum da diyebiliriz: Süpürgeme takılanlar.
Bu absürdlüğü aslında tam da köşemin içeriğini yansıtıyor :) Keyifli okumalar dilerim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder