8.02.2015

Sünnet sadece bir gelenek mi?

Kaan
Sünnetle ilgili yabancı bir annenin yazısını çevirmiştim. Ardından konuyla ilişkin kitabını bana yollayan Kaan Göktaş ile kitabı hakkında röportaj yaptım. İki yazı burada:



Oğlum sünnet olmadı. Ne olmuş yani?

İki oğlum sünnet olmadı, olmayacaklar da. Konuya oldukça rahat yaklaştık eşimle, yani sadece hiç bir şey yapmadık bugüne kadar. “Yabancısın, o yüzden senin için normaldir” diyebilirsiniz. Bu nedenle, Laila Emirovic bana yazısını çevirmek için gönderdiğinde bunu paylaşmanın önemli olduğunu düşündüm. Çünkü özellikle İslam dünyasında sünnet olmayan çocukların sağlığı ve hijyeni endişe konusu. Laila Emirovic işte bir Müslüman anne olarak akıllardaki soruları gideriyor:
Yazının devamı Alternatif Anne'de okuyabilirsiniz. Tık tık...



Oldu da Bitti Maşallah

Kaan 1
Kaan Göktaş kendi sözleriyle uçlarda dolaşmayı seven biri. İnsanları şok etmeyi seven biri de diyebiliriz bence. Onunla yaptığım tüm yazışmalarda bunu hissedebiliyordum. Tam bu nedenle “Oldu da bitti Maşallah” adlı kitabını okuduğumda araştırmacı ve çoğunlukla ciddi dili beni çok şaşırttı.  Kaan Göktaş’la kitabı hakkında konuştum:

Bu kitabı yazmak nereden aklınıza geldi?
Sünneti yazdım çünkü Türkiye’de on milyonlarca insanın gözünü kırpmadan tereddütsüz katıldığı ve bugüne kadar üzerinde en ufak bir tartışma bile yaşanmamış başka bir uygulama yok. Bugün bir çok şey rahatça tartışılıp konuşulabilirken, hatta dünün en büyük siyasi tabuları bile masaya yatırılabilirken, en aydın kesimler bile sünneti sorgulamıyor. Bu bana garip geldi. Oldum olası severim uçlarda dolaşmayı. İşin açığı bakir bir alan olduğu için ilk ben değinmek istedim.
Önce okurlarımız için bunu soralım: Siz sünnet oldunuz mu? Olduysanız, sizin için nasıl bir tecrübe olduğunu anlatır mısınız?
Ben her anlamda sünnetsizim.
Kaynakça bölümü oldukça kalabalık. Kaynak bulmakta zorluk çekmemişsiniz sanki…
Sünnet konusunda yerli kaynak yok denecek kadar az. Ancak özellikle Hristiyan ülkelerinde bu çok hararetli bir tartışma konusu. Mesela Amerika’da, Yahudi lobisinin yoğun bir sünnet çalışması var. Hatta ilginç bir şey anlatayım; kitabımın önsözünü yazan ve reformist bir İslamcı olan Edip Yüksel’in iki oğlu da, hastanede doğar doğmaz, kendilerine sorulmadan alınıp sünnet edilmiş ve aileye öyle teslim edilmiş. Tipik Yahudi uygulaması. Orada böyle doktorlar var, elbette sağlık gerekçesi göstererek erkek çocukları zorla sünnet ediyorlar. Bu yüzden Amerika’da tartışma çok canlı. Hem sünnet karşıtı, hem sünnet taraftarı bilim insanlarının ciddi tıbbi makaleleri, kitapları var. İnsan hakları, çocuk hakları örgütlerinin yayınları var. Dinsel referanslar var. Ben kitapta bu yüzden daha çok yabancı kaynakları referans alabildim.
Diğer dinleri bir kenara koyarsak Kuran ile ilgili sunduğunuz tezi doğrulamak için bir ilahiyatçıya başvurdunuz mu?
Az önce bahsettiğim gibi, kitabın önsözünü yazan Edip Yüksel, Türkiyeli ünlü bir mollanın oğlu, bir zamanların çok satan İslamcı yazarı, şimdi ise hakkında ölüm fetvası verildiği için Amerika’da yaşamak zorunda kalan bir İslam araştırmacısı, düşünürüdür.  Çok çok iyi Arapça bilir. Hatta kendisinin imzasını taşıyan bir Kuran meali (Mesaj) vardır. Zaten kitapta da çoğu zaman bu çeviriden faydalandım. O da birebir bu konuda aynı düşünüyor. Ayrıca söylemesi ayıp benim de -ilahiyatçı olmasam bile- dini konularda bir şeyler söyleyebilecek kadar mürekkep yalamışlığım vardır. (Bir önceki kitabım da Kuran ve Evrim Teorisi üzerineydi.)
Röportajın devamını buradan okuyabilirsiniz.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder