Saat
bire kadar anaokulu, ardından 15 dakikalık piyano dersine ve haftada bir gün
yüzme, bir gün futbol. Artık cuma öğleden sonraları okulca basketbol da
eklendi. Bunun dışında çocuklarla hafta boyunca biraz faaliyet, bazen deney yapıyorum, ormana ve plaja gidiyoruz, bazen
oyun parkına ya da bisiklet binmeye gidiyoruz. Ama evde olduğumuz zamanlar da
çok. Çocuklara "plan program" sunmadığımız zamanlarda vicdan azabı mı
çekiyoruz? Hani değerli bir zamanın boşa gitmesine izin mi veriyoruz? Hayır!
Çünkü "kaliteli zaman" geçirmek sözlerine sinir oluyorum. Çocukların
oyuna ve boş vakte de ihtiyacı var!
"Kaliteli zaman" kavramını kimin geliştirdiğini
bilmiyorum. Ancak birçok anneyi yetersiz olduğu düşüncesine kapılmasına neden
olduğunu düşünüyorum. Okul, müzik, spor... Çocuklarla nihayet başbaşa kalınca
"değerli" bir şey yapmamız gerekli olduğu hissi veriyor şu
"kaliteli zaman" kavramı. Sanki bunu yapmasak çocuklarımız zeki
olmayacak, potansiyellerinin boşa gitmesine izin veriyormuşuz gibi.Tabi ki bu
biz ebeveynlerde bir baskı oluşturuyor.
Hele dünyanın yarısı "kaliteli zaman"dan bahsederken
çocuklarımızla başbaşa kalır kalmaz, aslında huzurlu birlikte vakit
geçirebilmişken aklımıza şu sinsi soru geliyor: şimdi en iyisi onlarla ne
yapmam lazım? İşte kaliteli zaman baskısı. Kaliteli zaman; aile bağlarını
güçlendiren, çocukların gelişimi için önemli olan, yetenekleri ortaya çıkartan
o zaman. Biraz mucize gibi geliyor bana o zaman kavramı. Üstelik o mucizeyi biz
yaratacakmışız.
Yani çocuklarımızı okuldan müziğe, evden spora ya da arkadaşlara
götürmediğimiz vakitte kendimizi onlarla öğretici bir şeyler yapmamızı mecbur
hissetmemizi sağlıyor sanki. Birlikte uçurtma mı yapsak yoksa ağaçları mı
öğretsek? Müzik mi yapsak yoksa yogaya mı girişsek? Boya mı yapsak yoksa faaliyet
mi? “Kaliteli zaman” stresine giren annenin çocuğa ne faydası olabilir ki…
Gündelik
işler kalacak mı?
Bizim evimizde tıpkı her evde olduğu gibi bunlara çok fazla
vakit yok. Bir sürü işimiz var ve hepsini çocukların anaokulunda oldukları o
dört saatte halledemiyoruz. Ayrıca hala oturup huzurlu bir şekilde kahve
yudumlamadık, öğlen yemeği bile yemedik (çocuklar anaokulunda yiyor). Gündelik
işler çok! Alışveriş yapılmalı, evin bazı köşeleri temizlik istiyor,
çamaşırlar üç gündür toplanmayı bekliyor, yıkama sepeti dolup taşıyor, boya
vernik isteyen yerler var, çimin biçilmesi gerek, tamir edilmesi gereken yerler
var ve yapmayı planladığımız bahçe işleri de bekliyor. Tabi ki beklenmedik
birşeyler yapılması gereken işler listesinin başına geçmezse. Tüm bunları
bekletip yerine çocuklarla mı ilgileneceğiz? Yani "kaliteli zaman"
geçireceğiz demek istiyordum… Bu kadar da kolay değil!
İşlerin bazılarını çocuklarla birlikte yaparak çözüm buluyoruz.
Haftada 2-3 defa faaliyet, boya ve deney tarzı aktivite de yapıyoruz. Hem de
çok severek. Çocukların istedikleri zamanda onlara kitap okuyoruz. Ama bu kadar
da yeter! Abartmamak lazım.”Kalite zaman” kavramı bana vicdan azabı çektirmeyecek.
Kendime soruyorum: Çocuklarımızın gelişimini yeteri kadar destekliyor muyuz?
Bence evet. Onlara öğretmek istediklerimi öğretiyor muyum? Bence evet.
Yeterince "iyi eğitim" görüyorlar mı? Bence evet.
Serbest
oyunun önemi
Haftanın programı son dakikaya kadar doldurmasının anlamı yok
bence. Çocuklara serbestçe oyun oynamak için yeterince vakit lazım çünkü. Yoksa
hayal güçleri nasıl gelişsin ki. Arada bir sıkılmak da iyidir.
Gündelik hayatı yaşamalarına da fırsat vermek gerektiğini düşünüyorum. Zira en güzel şekilde o zaman öğreniyorlar. Ayrıca, neye ilgi duyup duymadıkları da en iyi bilen kendileridir. Ancak neye ilgi duyduklarını keşfetmeleri için boş vakitlere ihtiyaçları var ve arada bir sıkılmalarına da. Tüm gün ful programla bir yerden başka yere yetişen, sabahtan akşama kadar faaliyet ve aktivite programı sunulan çocuk her şeyden önce bunu öğrenir: başka birinin ona nasıl vakit geçireceğine karar vermesini. Boş vakti olunca da sorar "şimdi ne yapacağım" diye.
Meyve soymak, ağaca tırmanmak, çivi çakmak, çamaşır toplamak,
bir şey tamir etmek, bize bir hikaye anlatmak, köpeği
taramak, yemek pişirmek, yani gündelik hayattaki işler yeteri kadar
"kaliteli zaman" oluyor aslında. Çünkü birlikte yapılan işler ve
üsteklik çocuklar birşeyler öğreniyor. Bırakalım kendileri karar versinler, çocuklarımızın
ilgilerini çektikleri bir uğraş bulacaklarından eminim. Üstelik bize de biraz vakit
kalıyor. Sabahtan beri içmediğim şu kahveyi içebilirim mesela veya haberler
okuyabilirim. Ya da yapılması gereken işlerin listesini kısaltabilirim. Çocuklar
mutlu, ben mutlu, bunun nesi yalnış olabilir ki? “Kaliteli zaman” kavramı bana
vicdan azabı çektiremez işte!
------------------------------
Hayatımda çok
zevk aldığım şeylerin arasında bu blogum, Alternatif Anne, Martı Dergisi ve
Radikal Blogdaki yazılarım geliyor. Bunun dışında beğendiğim veya paylaşmaya
değer gördüğüm her şeyi başta Facebook hesabımdan takip edebilirsin.
Facebook: Xlargeaile veya ben
Google+ sayfamız: Xlargeaile
Twitter: @xlargeaile
Instagram: @xlargeaile
Pinterest: xlargeaile
Google+ sayfamız: Xlargeaile
Twitter: @xlargeaile
Instagram: @xlargeaile
Pinterest: xlargeaile
bana göre siz zaten çocuklarınızı çok iyi yetiştiren, onlarla fazlasıyla ilgilenen bir annesiniz. birazda kendinize zaman ayırmanız onlarla geçireceğiniz zamanlar için çok önemli bence çünkü mutlu anneler mutlu çocuklardır. sevgiler :))
YanıtlaSil