Gazetedeki bir
makale normal doğumla ilgili bir kadın
doğum doktorunun görüşlerini aktarıyordu. Ona göre sezaryenin kötü yönlerini ön
plana çıkartmaktansa normal doğumun iyi yönlerini anlatmanın daha önemli
olduğunu savunuyordu. İki çocuğumu normal doğumla dünyaya getirmiş bir anne
olarak yazdıklarına tamamen katılıyorum. Doğum yapacak aday annelere tavsiyem;
doktorunuzla konuşun!
Hamile kaldığımda nasıl bir doğumu istediğimi kendi kendimi sormuştum.
Kendi kendime demiştim ki “milyonlarca yıl anneler normal doğumla bebeklerini
dünyaya getiriyor. Bunu sen mi yapamayacaksın?” Kendimi olayın merkezine
koymaktansa bebek için en iyisinin ne olduğunu düşündüm. 9,5 aydır karnımdaki
bebeğini düşünerek hareket ettim, sağlıklı beslendim, egzersizler yaptım,
çikolata ve kahveden uzak durdum, sigara içilen ortamlara girmedim.
Alışkanlıklarımı tamamen karnımdaki bebeğe göre değiştirdim. Hem de 9,5 ay
boyunca. Üstelik doğum sırasında onun bağışıklık sitemini çalıştıran vajinal
bakterileriyle tanışacak. En fazla yarım gün süren bir iş için artık onu değil
kendimi mi düşünecektim? Bana mantıksız geldi.
Tabi ki ağrısız bir doğum ben de isterdim. Ama doğumun nasıl
olacağını kimse bilemez. “Her doğum farklı” çok doğru bir sözdür. İlk oğlumun
doğumu hiç beklenmedik şekilde oldukça zor oldu mesela. “Doğuma daha ne kadar
kaldı? Bu ağrılar ne zaman biter!” dediğim bir doğumdu. İkinci oğlum planlanan
tarihten geç doğunca zor bir doğum bekliyorduk. Ama tam tersi oldu. Birkaç
dakikada bitiveren kolay bir doğum oldu. “Hani ağrıyan sancılar yeni
başlamıştı…” dediğim bir doğumdu.
İlk doğumun zor olmasına rağmen ikinci oğlumu da normal bir
doğumla dünyaya getireceğimden hiç ama hiç şüphem yoktu. Çünkü bebeğim huzurla rahmimde
yatarken, birden birinin tarafından alınması ve uzun bir süre için benden ayrı
kalmasına katlanamazdım. Hormonlarımızın istediği zamanda, sakin ve güvenli bir
ortamda karnımızdaki bebeğinin hareketlerin yardımıyla dünyaya gelmesi daha
güvenli değil mi? Ayrıca doğum sırasında doğum kanalında tanıştığı bakteriler ona
ilk bağışıklık kazandırdığını okumuştum. Bilmediği bir dünyaya gelir gelmez
benim kollarıma yatması, bildiği kalp atışını hissetmesi ve sesi duyması ona
güven vermez mi?
“Doğum bir hastalık değil! Günümüzde
doğum bilimine baktığımızda birçok hastanemizde müdahaleli doğumların çok
arttığını fark etmemek mümkün değil. Medikalize doğumlar adını verdiğimiz bu
doğumlarda annelerin aç bırakılma, lavman, rutin serum takılması, hareket
özgürlüğünün kısıtlanması, vajinal kesi olarak bilinen epizyotomi, sürekli
bebek kalp seslerinin izlenmesi gibi etkinliği bilimsel olarak kanıtlanamamış
birçok rutin müdahaleye zorunlu maruz bırakıldıklarını hepimiz biliyoruz. Hatta
bunlara karar verilirken annenin görüşünün bile alınmadığını üzülerek fark
ediyoruz.” (Hürriyet aile)
Bunları bende yaşadım. Her şeyden önce epidural anestezi
isteyip istemediğime karar vermem gerekiyordu. Bir arkadaşım ilk çocuğunu epidural
anesteziyle Almanya’da dünyaya getirmişti ve kesin sözlerle uzak durmamı
söyledi. Anestezi fazla geldiği için bir şey hissedemeyip ıkınamamış ve
dolayısıyla bebeğin vakumla alındığını anlatmıştı bana. Konunun üzerine okumaya
başlayınca gittikçe çok olumsuz yanlarını anladım. Vücudum doğum yapmayı
içgüdüsel olarak bilirken ben buna neden karışayım dedim ve tamamen normal ve
doğal bir doğuma karar verdim.
Ama birçoğunu doğumdan önce doktorumla konuşup karar
birliğine varmıştık. Örneğin, verilen sancı artırıcı hormonun verildiğini
biliyordum. Açıkçası da verilmesini istiyordum çünkü aksi halde ilk sancı doğum
sonuna kadar süreç 15 saat değil 24 saatten çok daha uzun sürecekti. Konu
lavmana gelince, bunu kesinlikle istemiyordum! Ama doktorumla konuştuğumda
bunun yapmadığını öğrendim. Boşu boşuna endişelenmiştim. Aç mı kalacaktım?
Sancılar başlayınca istersem hafif ve az bir şey yiyebileceğimi söyledi.
Neticede midemin bulanması ve kusmamı istemiyordu.
Onunla başka konularda da hemfikirdik. Öyle olması da
gerekiyordu yok ben nasıl içim rahat bir şekilde çocuğumu onunla
doğurabilirdim? İleri yaştaki gebeliklerde korkulacak birşeyin olmadığını
söyleyen bir doktordu, hayvanları sever ve sakınca görmüyordu, vejetaryen olmam
da sorun etmedi. Ayırca eşimin doğumhaneye girmesine de izin verdi.
İlk doğumda sancılarla hastanede odada beklerken bebeğimin
kalp seslerinin izlemesi için daha önce tanıştığım aletin sürekli üstümde
kalacağını öğrenince isyan ettim. Çünkü bu yatmam demekti ve yatarak sancılar
belime vuruyordu. İki bel fıtığım olduğu için bu ağrı benim için dayanılmazdı.
Ayakta durmam ve hareket etmem gerekiyordu. Ayrıca yer çekiminin avantajını
kullanmakta ne sakınca olabilirdi ki? Ebelerle bir süre kavga ettikten sonra bu
konuda doktorumla o zaman arada bir kalp sesini kontrol etmek için oturacağım
konusunda anlaştık. Yani konuşarak tüm noktaları çözmüştüm aslında. İkinci
oğlumun doğumunda ebeler de beni biliyordu ve çok rahat oldu.
“Yani doğum normal ve doğal bir
eylemdir. Risksiz gebelik grubundaki birçok gebeden biriyseniz, bu mükemmel
işleyişe yapılacak her bir müdahale doğumun mükemmel doğal gidişini bozar… Doğal
ve aktif doğum mümkün olduğunca müdahale edilmeden, gerekli duygusal ve
fiziksel desteğin sağlandığı ortamlarda yapılan doğumun genel adıdır. Bir
teknikten çok bir felsefedir.” diyor makalede. Buna kesinlikle
katılıyorum. Doğum mümkün olduğunca müdahalesiz ancak duygusal desteğin önemli
olduğunun kanaatindeyim. Duygusal destek doktorumuzla başlar. Benimki çocuğu
olan, normal doğumu savunan bir bayandı. Doktorumuza güvenmemiz gerekiyor,
aklımıza takılan her ufak noktayı konuşmamız gerekiyor.
İki doğumda eşim yanımda olunca oğullarımı ilk gören eşim
oldu. Benim hatırlamadığım veya fark edemediğim bir çok şey sonra bana anlattı.
Doğumun tüm sürecinde güvendiğimiz bir kişi yanımızda olması bence doğumun
korkutucu yanı çok önemli oranla azaltıyor.
Doğumunuzun nasıl olmasına karar veriyorsanız bilmiyorum, ama istediğinizi gibi olmasını ve müthiş bir anınız olarak kalmasını dilerim.
Doğumunuzun nasıl olmasına karar veriyorsanız bilmiyorum, ama istediğinizi gibi olmasını ve müthiş bir anınız olarak kalmasını dilerim.
------------------------------
Hayatımda çok
zevk aldığım şeylerin arasında bu blogum, Alternatif Anne, Martı Dergisi ve
Radikal Blogdaki yazılarım geliyor. Bunun dışında beğendiğim veya paylaşmaya
değer gördüğüm her şeyi başta Facebook hesabımdan takip edebilirsin.
Facebook: Xlargeaile veya ben
Google+ sayfamız: Xlargeaile
Twitter: @xlargeaile
Instagram: @xlargeaile
Pinterest: xlargeaile
Google+ sayfamız: Xlargeaile
Twitter: @xlargeaile
Instagram: @xlargeaile
Pinterest: xlargeaile
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder