16.07.2014

“Beta mikrobu” ve boğaz enfeksiyonlarının tehlikesi

Geçen gün Luka üç gün süren yüksek ateşin yanı sıra boyun ağrısından da yakınınca menenjitten şüphelenip onu çocuk acile götürmüştük. Boğazında enfeksiyon olduğunu biliyorduk, daha önce de defalarca çocuklarımda yaptığım gibi bakmıştım ve takibe almıştım. Boğaz enfeksiyonları hakkında bilgim var ve doktora gitmeye gerek görmemiştim henüz. Gittiğimiz acildeki çocuk doktoru da hemen antibiyotik vermek isteyince afallamıştım ve boğaz kültürü sonuçları gelene kadar kullanmak istemedim. Olabilecek komplikasyonların çok olabildiğini vurgulayarak sonuca göre başlarsınız diye cevap vermişti bana. Aramızdaki konuşma tabi ki bundan biraz daha fazla uzundu ama özetle öyleydi.


Eve gittik ve üç gün sonra çıkacak sonuçları beklemeye başladık. Geçen sürede daha önce de nasıl yaptıysak Luka’ya bakmaya devam ettik. Ama içime kurt düşmüştü bir kere. Komplikasyonları hakkında oldukça bilgisi olan, antibiyotik kullanmak istemediğini belirten ve boğaz enfeksiyonu için daha önce hiç doktora gitmemiş olan birine bu antibiyotik ısrarı da ne? “Beta enfeksiyonu” hakkında bildiklerim yetersiz miydi acaba? Çocuklarımı riske mi atıyordum? Her enfeksiyonda boğaz kültürü yaptırmak daha mı iyi olacaktı yoksa? Tabi ki sonucuna göre antibiyotik kullanmayı kabul edeceksek. Daha derin araştırma yapmaya karar verdim.

Bulduklarım daha önce de düşündüklerimi ve bildiklerimi doğruladı. Bunun altına çiziyorum: tıp uzmanı değilim, gerekli durumlarda doktora da giderim ve antibiyotik de kullanırım. Ama sorgulamadan yapamıyorum işte. O yüzden bulduklarımı burada paylaşıyorum. Hiçbir tavsiyede bulunmuyorum, herkes kendisi için kendi kararı vermeli çünkü. 

Farenjit ve “beta mikrobu”

Gereksiz antibiyotik kullanımı ve doktorlar tarafından antibiyotik verilmesi sadece Türkiye’ye has bir durum değil. Örneğin Almanya ve İngiltere’de yapılan anketler oradaki durumun buradan farklı olmadığını gösterdi. ABD Pediatrist KBB Birliği mesela orta kulak iltihabı teşhislerin %70 civarında yanlış teşhis konulmuş olup gereksiz yere antibiyotik verildiği için bu yıl yeni bir yönetmelik çıkardı. Son 20 yıldır antibiyotik kullanımı konusunda o kadar bilinçlendirme yapılmasına rağmen antibiyotik kullanımı bu zamanlarda en üst noktaya çıkmış durumda. Maalesef birçok hastaya virüs enfeksiyonlarında antibiyotik veriliyor. İlk olarak bunu vurgulamak istiyorum: antibiyotik bakterilere karşı etkili olan bir ilaçtır. Virüslere karşı etkisizdir. O nedenle virüs enfeksiyonlarında ancak ve ancak ağır bakteriyel komplikasyonların görüldüğü takdirde veriliyor.   

Gelelim boğaz enfeksiyonları. İki tip boğaz enfeksiyonu ya da farenjit var: bakteriyel ve viral. Ortaya çıkan tablo hemen hemen aynı olduğu için doktor bunun ayrımını sırf muayene ederek yapması mümkün değil. İkisinde de ateş görülebilir ve boğazda kızarıklık veya beyaz lekeler görülebilir mesela. Mide bulantısı, baş ağrısı, boyun ağrısı, lenf bezleri şişmesi görülmesi de mümkün. Aralarında belirtilerde tabi ki farklılıklar da olabilir ancak bunlar “olabilir olmayabilir de” tarzından olduğu için kesin bir şey demek mümkün değilmiş. Sadece bakteriyel veya viral olmasının olasılığı azaltan ve yükselten semptomlar var. Net ayrım için daima laboratuar testi gerekiyormuş. Ancak boğaz enfeksiyonları, bakteriyel veya viral olsun fark etmez, birkaç gün genelde 7-10 gün içerisinde kendi kendiliğinden geçen bir hastalıktır.

Viral

Boğaz enfeksiyonlarının %90’ı viral olup çoğunlukla öksürük veya nezleyle birlikte görülüyor. Ama burun akması ve öksürük olmadan da görülüyor. Influenza, parainfluenza ve adenovirüsleri bunun nedeni. Ancak Herpes-Simplex, Coxsackie ve echo virüsleri, Epstein-Barr ve kızamık virüsleri de farenjide neden olan virüslerin arasında yer alıyor. Yani boğaz enfeksiyonuna neden olan virüsler çok.

Bakteriyel

Boğaz enfeksiyonların sadece %10’u bakterilerden kaynaklanıyor. O zaman genelde streptokoklar enfeksiyonun nedenidir. Streptokoklar çok yaygın bulunan bakteriler ve boğaz enfeksiyonuna neden olan A, C ve G gruplarından olan streptokoklar. Ancak sadece A grubu olarak bilinen beta-hemolitik streptokoklara karşı antibiyotik veriliyor.   

Testler ve güvenilirliği

A grubu streptokokların enfeksiyonun nedeni olup olmadığını tespit etmek için bir takım testlere başvurmak mümkün. Hızlı test birkaç dakika için sonuç veriyor ancak %85-90 bir doğruluk payı varmış. Bu demek ki hastaların %10-15’inde negatif sonuç çıkmasına rağmen A grubu streptokoklar bulunuyor. 

Bu nedenle semptomları olan ve hızlı test negatif çıkan hastada genelde boğaz kültürü yapılıyor. Ya da baştan sadece boğaz kültürü istenebilir. Sonucun çıkması iki-üç gün sürüyor. Ancak iki testin %10-20 arasında yanlış pozitif sonuç verme olasılığı da varmış. Zira çocuklarımızın %10-20’i A grubu streptokok taşıyıcısı. Yani o bakteri asla hastalanmadan vücudunda taşıyor ve başkalarına da bulaştırıyor.

Bir de kan testi var. Kan testiyle vücudun bakteriye karşı sürdüğü savaşta antikorların üretip üretmediğini kontrol ediliyor. Vücutlarımız enfeksiyon belirtilerin ortaya çıktıktan 48 saat sonra test edilebilecek miktarda antikor ürettiği için doktora başvuran hastaların çoğunda bu testi yapmak henüz mümkün değil.     

Komplikasyonlar

Sonuçlara bakılmaksızın boğaz enfeksiyonlarında antibiyotik kullandırma stratejisinin bir nedeni var tabi ki. A grubu beta-hemolitik streptokok enfeksiyonun olası komplikasyonları engellemek. Peki bu komplikasyonlar nelerdir ve ortaya çıkma olasılığı nelerdir?

A grubu streptokoklar farenjit, impetigo ve orta kulak iltihabı gibi akut enfeksiyonlara neden olabilir. Bunlar kolayca tedavi edilebilir.

Ayrıca toksik şok sendromu, menenjit, pnömoni ve nekrotizan fasiyit gibi tehlikeli enfeksiyonlara neden de olurlar. Ancak aşı programına dahil edilmesinin ardından Türkiye için bu enfeksiyonlar acil halk sağlığı sorunu olmuyormuş.

Son olarak enfeksiyonun 2-4 hafta sonrasında ortaya çıkma olasılığı olanlar; glomerülonefrit ve akut romatizmal ateş var. Bu iki komplikasyon en çok 5-15 yaş arasında görülüyormuş. Bazı kişilerin vücutların streptokoklara karşı ürettikleri antikorlar organlarına da saldırdığından kaynaklanıyormuş. Biraz karışık immunolojik bir durum ve detaylarına girmeyeceğim, ama temel olarak sadece bazı özellikleri olan kişilerde görülen bir çapraz reaksiyon olmasından dolayı genetik olduğu düşünülüyor.

Birincisi glomerülonefrit bir böbrek iltihabıdır. Genel olarak oldukça nadir görülen bir komplikasyonmuş. Miras bırakmadan sorunsuzca geçiriliyormuş. Diğeri ise halk arasında kalp romatizması olarak bilinen akut romatizmal ateş. Streptokok enfeksiyonunun 2-4 hafta arkasından çocuk rahatsızlanıp ateş ve bir eklemden diğerine gelen tipik bir eklem ağrısı görülür. O zaman doğru teşhis konulmadığında tedavi eksik yapılır ve ileride kalp kapakçıklarının iltihaplanmasıyla sonuçlanır. Ciddi bir durum yani. Erken teşhiste ancak tedavisi rahatlıkla yapılabilir. Kaldı ki “beta” denen streptokokların çok sayıda serotipleri var. Örneğin M grup serotipinin 80 çeşidi var. Aralarında sadece 5 tane romatizmal ateşe neden oluyor. Dolayısıyla bu hastalık dünyada yılda 500.000 defa görülüyor. Yetersiz sağlık yardımı ve antibiyotik ulaşımı nedeniyle yaklaşık 300.000 kişide kalp hastalığı görülüyor ve bunun büyük bir oranı da aynı nedenle ölüyor. Bu hastalık en çok sahra çölünün güneyinde yer alan Afrika ülkelerinde görülüyor. Akdeniz ve Orta Doğu ülkelerde bu oran 100.000 kişide 2,5’e çıkıyor. Türkiye’de 100.000’de 25-100 arası olduğu tahmin ediliyor. İstanbul Sağlık Çocuk Polikliniği 2000-2008 yılları arasında 45 çocuk kayıt etmiş. Gelişmiş ülkelerde 100.000 kişiden 0,5’te görülüyor. 

Aklıma takılanlar

Tüm bu bilgilerin ışığında kendime bu soruları sordum: Antibiyotik neden veriliyor? Komplikasyon olarak adlandırılan iki hastalık aşırı nadir görülüyor ve üstelik erken teşhiste tedavi edilebiliyor. Bir grup enfeksyonlar komplikasyon olabilecek nitelikte olup olmadığını bilmiyorum ama çocuklarımız onların çoğuna karşı aşı olmuş durumda. Diğer grup enfeksiyon orta kulak iltihabı. Bu farenjitin bir komplikasyonu olabilir mi? Olsa bile olası bir orta kulak iltihabı riski için önceden antibiyotik almak ne kadar doğru? Olunca veririm, daha iyi değil mi? Aklımda belirlenen tüm bu ve daha fazla soruların cevabı bulmak için bir çocuk KBB uzmanı arayışına girdim ve sorularımı cevaplamayı kabul eden bir uzman doktor buldum. Sorularımın cevaplarını alınca hem Alternatif Anne'de hem de burada paylaşacağım. Takipte kalın!        


Kaynaklar:


------------------------------

Hayatımda çok zevk aldığım şeylerin arasında bu blogum, Alternatif Anne, Martı Dergisi ve Radikal Blogdaki yazılarım geliyor. Bunun dışında beğendiğim veya paylaşmaya değer gördüğüm her şeyi başta Facebook hesabımdan takip edebilirsin.
Facebook: Xlargeaile veya ben
Google+ sayfamız: 
Xlargeaile
Twitter: 
@xlargeaile
Instagram: 
@xlargeaile
Pinterest: 
xlargeaile

1 yorum:

  1. Bu çok güzel bilgilendirici araştırman için çok teşekkür ederim. Diğer bağlantılı yazını 4 gözle bekliyorum ;) Takipteyim...

    YanıtlaSil