Geçen haftayı Almanya’dan gelen anneannemiz ve dedemizle
geçirdik. Çocukları belli bir yaşa geldikten sonra bu benim için zor bir süreç
olmaya başladı. Bir anda kendimi dörde bölmek zorunda hissediyorum ve tüm
çabalarıma rağmen hem kimse memnun değil hem de her şeyin suçlusu ben çıkıyorum…
Bir yandan anneanne ve dede’yi memnun etmeyi diğer yandan da
Leon ve Luka’nın mutlu olması için uğraşıyorum. Ama aktiviteler zırt, yemekler
zırt! Leon ve Luka hemen hemen her şeyi yerken, aynısı 75 yaşına yakın olan
anneanne ve dedemiz için diyemiyorum. Bizim yaptığımız yemeklerin çoğunu
eskiden yeseler bile artık yemiyorlar. Ülke farkı desek de değil. Alman
yemeklerini de eskisi gibi yemiyorlar çünkü. Son yıllarda alışkanlıkları yaş
gereği değişti. Sürekli görmediğim için de haberim olmuyor. Artık yapabildiğim
kadar takip etmeyi de bıraktım çünkü son dönemlerde her gelişlerinde
alışkanlıkları değişmiş oldu.
Dedemizin son 15 yılda yaşadığı ortopedik rahatsızlıklara
bağlı artık %90 yürüme engelli olması durumu kolaylaştırmıyor. İstanbul’u
geçelim, küçük semtimizde bile gidebileceğimiz kalabalık olmayan, düz arazili
bir yer yok denecek kadar az. Bunlarla tabi ki başa çıkılır, çoğu onların
elinde bile olmayan şeyler. Tabi ki, bizim 30 sene sonraki halimiz de böyle
olacak diye düşündürüyor. Bir gün herhalde Leon ve Luka da bizim hakkımızda
böyle düşünecek. Çünkü nesil farkı o kadar büyük ki dünyalar apayrı oluyor.
Anneannemiz ve dedemizin, nesilden mi kaynaklanıyor bilemiyorum,
psikolojiyle ilgili hiç bir şeye inanmıyor. Meğersem 45 yıl önce özellikle
anneannemizin psikolojik tedavi görmesi çok faydalı olurdu. Bizim zamanımızda
böyle bir şey yoktu deyip geçiyorlar. Dedemizin sözleri “şu psikologlar,
ebeveynlerin çocuklarını nasıl yetiştirmeleri konusuna çok fazla karışıyorlar.”
olurken anneannemiz “bunlar hepsi aynı, suçlu olarak daima anneyi
gösteriyorlar” sinirlenerek deyip geçiyor. Bu konuda yanlış olmakla birlikte
faydaları da reddediyorlar ama. Çocuk çağı dönemleri ve çocuk gelişimi
psikolojisiyle ilgili her şey maalesef saçmalık diyerek geçiyorlar. Daha
fazlası, anneannemiz söz ve tavırlarıyla bilerek bizim yöntemlerimize karışıyor.
Son bir yıldır Leon ve Luka ise yaşları gereği onlarla oyun
oynayan anneannenin ilgisini çekmek için yarış haline girdiler. Eh, ilgi
çekmeye çalışan bir çocuk ne yapar? Yaramazlık! Bu durumda ne olduğunu tahmin
edebiliyor musun? Kabus! Bu tarz olayların ardında yatan psikolojik durumu
anlatmam mümkün olsa da anlayan maalesef
yok. Anneannemizin tepkisi, yaramazlık yapanı dışlamak ve yapmayanla daha fazla
vakit geçirmek oluyor, ki bu da ilgi çekmek için zaten yaramazlık yapanın daha
fazla yaramazlık yapmasına neden oluyor.
Hele Leon bu dönemdeyken, bu sefer neler olacağını
düşünemiyordum bile. Konuşsam işe yaramaz. Daha önceki zamanlarda gösterdiği
tavırlarla ilgili yapıcı eleştiricide bulunmuştum. Sonuç daima aynıydı. Şımarık
çocuklarım olduğunu ve yaramazlık yapana bir tokat iyi geldiğini söyleyen
sinirli bir anneanneye bu sefer ben sinirlenip kavgaya girişiyordum.
Uzun lafın kısası, Haziran’daki son gelişlerinden beri ne
yapacağımı düşünüp durdum. Bir hafta boyunca sinirden kaşınıp durmak istemiyordum
artık. Tüm tırnaklarımı yemek istemiyordum artık. Her gün on bir kavga
yatıştırmayı, beş defa Leon, Luka, anneannemiz ve dedemizle kavga etmek
istemiyordum. Bir çözüm bulmam gerekiyordu.
Çocuk gelişimcisi olan bir arkadaşımla dertleştim ve
birlikte bir yol çizdik. Çok mutluyum ki, bu işe yaradı! Bir takım seçenekleri
ikmansız olarak elledikten sonra ancak çocukları onlarla yalnız bırakmadığım
durumda kaçınılmaz gelişmeleri engelleyebileceğime karar verdik. Yılların
alışkanlıklarına ters geldiği için zorlandığımız bir durum olsa da,
büyüklerimiz ve çocuklarımız arasında da çocukların ilk sırada gelmesi
gerektiğine karar verdik arkadaşımla. Örneğin, hep birlikte alışverişe
gitmeyecektik, herkes için ayrı yemek yapmayacaktım.
Sabahları anneanne ve dedenin yatağına gidip vakit geçirmeyi
hepsi seviyordu ancak bu şimdi değişmeliydi. Çünkü her sabah ilk göz yaşı o
zaman akıyordu. Leon ve Luka ile plan yaptım. Bir sabah biri, diğer sabah
diğeri onların yanına gidebilecek, gitmeyen ise bana yardım edecekti. Aynen de
öyle yaptık. Bu şekilde tüm sabahları kavgasız atlattık. Çocukların
programlarından azcık olsa bile taviz vermedik. Bu şekilde sabahları
anaokulundaydılar, üç gün öğleden sonra da meşguldüler. Arada kalan zamanda
Leon ve Luka ile oyun oynadılar. Gözüm hep onlarda olduğu için oyun oynamak
istemediklerinde Leon ve Luka henüz “amaaaa” diyemeden direkt devreye girip
çocuklarla biz oynadık. Herkes için ayrı yemek yapmamak için de çözüm
bulmuştuk. Çocukları faaliyetleri olduğu öğleden sonraları dışarıda yemek yedirdik,
diğer günlerde ise ya yemek yaptık ya da dışarıdan söyledik.
Yıpranmadan, sinirlenmeden, aşırı stres yaşamadan geçti bu
hafta. Öyle farklı oldu ki, Leon ve Luka bir daha Almanya’ya anneanne ve
dedemizi ziyaret etmek için bir yıldır bana yalvarıyorlardı ki Ocak tatilinde bilet
alıverdik işte. Leon ve Luka ile uçağa binmek çocuk oyuncağı zaten. Gerçekten!
Ama Almanya’da anneanne ve dedemizin evinde durum çok farklı… Umarım buna
pişman olmayacağım. Neyse, kısa tuttum zaten. Dört gün, öyle ya da böyle
yaparız. Çocukları meşgul tutacak bir planı şimdiden yapmaya başladım…
çok abartmışsınız. sizde yaşlanacaksınız..
YanıtlaSilNeden? Sürekli kavga etmek daha mı iyi sizce? Ne anneanne ve dedemiz onlara bakmamızı bekliyor, kendi hayatlarını yaşıyorlar, biz de bizimkini, bu konuda birbirimizi saygı duyuyoruz. Sorun yılın bazı zamanlarında herkes için kabul edilebilen bir ortak nokta bulmamız. Yaşlanınca birçok şeyin değiştiği bir gerçek. İsna tuhaf olmaya başlıyor. Aynı şekilde biz de değişiyoruz değişeceğiz. Biri daha az biri daha çok. Bence abartmakla bir alakası yok.
Silbazen olaylar kontrolden cikip istenmeyen bir hal alabiliyor,ama siz cok guzel bir cozum bulmussunuz zaten,tebrikediyorum sizi,zekice bir cozum.
YanıtlaSilnot:yasli insanlarin huysuzluklari,gencken tedavi edilmeyen psikolijk problemlerden ileri gelirmis,bir programda dinlemistim.
Bu bayağı bir şey açıklıyor :) bakalım biz ileride nasıl olacağız... Ben de arkadaşıma teşekkür etmeliyim, çünkü ben bir türlü çözüm bulamıyordum. Kendisi, benimkilerden de yaşlı anne babası olan iki çocuk annesi olarak içinde bulunduğum çıkmazı anlayabildi ve güzel önerilerde bulunmuştu.
Sil