İlk çocuğuna hamileyken neler yapacağını pembe
renklerde hayal etmişsindir, değil mi? Bebeğinle yemyeşil çayırlara gidip bir
ağacın gölgesine oturacağını… Emzirmek ve bez değiştirmek her yerde mümkün olduğuna
göre arkadaşlarını bolca ziyaret edeceğini… Oralara nasıl gideceğini muhtemelen
hiç düşünmemişsindir. Bebeğinle birlikte araba yolculuğu yapmak düşlerinde
yoktu çünkü. Ancak deneyimli ebeveynler bilir ki: çocuklarla arabayla bir yere
gitmek kabusa dönebilir!
Her şeyden önce yakalanmış gibi hissediyorsun.
Nasıl mı? Araba kullanırken küfür etmediğimi düşünüyordum. En azından biri
varken. Ne kadar yanıldığımı, büyük oğlum 3 yaşında arabadayken bana bir
kelimenin anlamını sorduğunda anladım. O anda bunu birkaç saniye önce oldukça
sesli söylediğimin farkına varmıştım. O günden beri oğullarıma herhalde onlarca
defa bu kelimenin aslında söylenmemesi gerektiğini ve böyle yaparak aslında yanlış
yaptığımı anlattım. Muhtemelen daha çok defa anlatacağım…
Etraftaki her ağaç, ev, sokak, işaret, neyse,
anlatmak belli bir süre için çok keyif verici. Ancak bunu aylarca yaptıktan
sonra şoför koltuğunda otururken “trafiğe konsantre olmak zorundayım, (yan
koltukta kim varsa işte o) ona sor” demenin lüksünde olduğuna nasıl sevineceğini
anlatamam.
Ancak
o günleri görmeden önce anne babaları bir takim kabuslar bekliyor. Trafiğin
ortasında içler açısı bir şekilde ağlayan bir bebek içini ağlatmakla birlikte
arabada kriz yaşanmasına neden de oluyor. Şoför olarak konsantrasyonunun nasıl
bozulduğunu an an fark ediyorsun. Ancak ne yapılabilir ki? Bebek koltuğundan
çıkartmak güvenlik açısından çok yanlış, dolayısıyla mümkün değil. Üstelik daha
arabaya binmeden önce emzirip altını değiştirmişsindir. Ancak arabada herkes
onu susturman için sana baskı yaparken her an daha fazla vicdan azabı çekmene
sebep olacak. Trafiğe takılmışsan emzirmen zaten söz konusu değil. Hele benim
başıma geldiği gibi yaz ortasında dışarıda 35 dereceyken 3 saatlik köprü trafiğine
tek başınayken takılmışsan yapabileceğin hiçbir, ama hiç şey yok. Çıkış yok,
durebileceğin yer yok. Tek bir şey yapabilirsin: bundan sonra bebekle arabaya
binmemek!
Bebeklik
dönemi atlatın diyelim, arkadan yukarıda anlattığım o soru bombardımanı dolu
günler geliyor. Bundan da hemen sonra çocuğunun, çocuk koltuğunun emniyet
kemerini tek başına açabildiğini keşfettiği gün gelecek. Otobanda giderken
çocuğun bir anda kemeri açabildiğini fark edecektir – ve açacaktır! Ne yaparsın?
Emniyet şeridine geçip orada durduktan sonra çocuğunu tekrar bağlayıp başından
soğuk terler akarken ona bunu yapmaması gerektiğini anlatıyor olacaksın. Ta ki
sen yerine oturana kadar. Muhtemelen sen henüz kemerini bağlamamış olacaksın ki
o “tık” sesini bir daha duymuş olursun. Hadi baştan bir daha. Bir daha ki
seferde otobana geri dönmüş bulunuyorsun ki çocuğun kemerini bir daha açar.
Haydi tekrar emniyet şeridine. Emniyet kemeri takılı değilken arabanın
tekerleklerini hareket ettirmeyeceğini ve her seferinde durup orada öylece bekleyeceğini
söyleyeceksin. Çocuğun bunu gerçekten inana kadar bunu bir iki kere yaşamış olacaksın.
Daha
da fazla soğukkanlılığa kardeşler kavgasında ihtiyacın olacak. Arabaya biner binmez
başlıyor. Kim son defa nereden nereye giderken hangi koltukta oturmuş, o
yolculuk ne kadar sürmüş, hangi gün turuncu koltukta oturma sırası unutulmuş… İşte
arabada müthiş kavga edilir! Üstelik anne baba arabayı terk ederek kavgaya
karışmaması da mümkün değil. İster istemez kavgaya kulak misafiri olacaksın ve
karışmamak için tüm sabrını deneyeceksin. Bir kere, iki kere, üç kere, dört
kere, ne zaman “bu kadar yeter” diyeceksin? Karışmasan, seni zaten konuya dahil
edecekler. “Anneee, abim elimden arabayı aldı!” Abinin oraya nasıl ulaştığı
konusunda kafa yormaya hiç gerek kalmadan “hangi araba” diye düşüneceksin. Arabada
oyuncak arabası yok ki!
Bir de yaratıcılığını keşfedeceksiniz! Ben
kendimi sürekli cepten internette bir şarkının sözlerini arıyor buluyorum. Ne
yapayım, şarkı sözleri bir türlü hatırlamıyorum, ama oğullarım söylemeye
başlıyorsa öğrendikleri tüm şarkıları söylerler. Tabi ki ben bunların çoğunu
bilmiyorum, bilsem bile sözleri hatırlamıyorum ki. Kaldı ki küçük oğlum yaratıcı
günlerindeyken sözleri değiştirip uyduruyor, büyük oğlan da kızıyor. Sonra o da
hatırlamıyor ve bana doğru sözleri bulmak düşüyor. Yani şarkı repertuarının
çoğalacağı kesin. Bir de, sanki arabada oynamak için yaratılmış kelime
oyunlarını bulmaya çalışacaksın. Yoksa, haydi uydurmaya…
Büyük oğlum henüz 5 yaşında. Ama şimdiden
eminim ki arabadaki serüvenlerimizin listesi daha çok uzayacak!
------------------------------
Hayatımda çok
zevk aldığım şeylerin arasında bu blogum, Alternatif Anne, Martı Dergisi ve
Radikal Blogdaki yazılarım geliyor. Bunun dışında beğendiğim veya paylaşmaya
değer gördüğüm her şeyi başta Facebook hesabımdan takip edebilirsin.
Facebook: Xlargeaile veya ben
Google+ sayfamız: Xlargeaile
Twitter: @xlargeaile
Instagram: @xlargeaile
Pinterest: xlargeaile
Facebook: Xlargeaile veya ben
Google+ sayfamız: Xlargeaile
Twitter: @xlargeaile
Instagram: @xlargeaile
Pinterest: xlargeaile
Ah Regina, beni yine can evimden vurdun! 4 gün sonra anane ve dedeyi görmeye Türkiye'ye gidiyoruz ve ben şimdiden arabadaki halimizi düşündükçe ecel terleri döküyorum. Babamın arabada ağlayan çocuğa tahammülü yok yani aşırı yufka yürekli ve çocuğu oto koltuğundan neden kucağıma almadığımı anlamıyor (ve kendisi doktor!) ve ben son sefer bir daha sizinle arabaya binmem ben dediğimi aynen yalamak zorundayım çünkü havaalanından eve kadar 2 saat yolculuk etmek zorundayız!!! aaaaaaaaah 16573627 adet oyuncak ve şekerleme asla vermediğim halde şekerleme bile alacağım yanıma (emzirmesem kendime de bir şişe vodka almayı düşünürdüm arada fırk fırk çekmek için!) çok korkuyorum.... çooooook!
YanıtlaSil