Hafta sonu bir farklılık yapalım ve dışarıda kahvaltı edelim
dedik. Cumartesi günü hem Almanya’dan misafirlerimiz hem de Şile’de bulunan
arkadaşlarımızla birlikte yani beş yetişkin ile beş çocuk hep beraber balık
beslemeye gittiğimiz yerde kahvaltı ettik. Hazır oraya gelmişken yürüyüş
yapmadan da dönemezdik, değil mi? Balık, ördek ve kazların dışında yeni
hayvanları görmeden ayrılmak bizim için nedense zaten mümkün değil…
Yol kenarında bir kaplumbağa bulduklarında heyecan büyüktü.
Sanki daha önce hiç kaplumbağa görmemişler… Yine de o kaplumbağa farklıydı.
Çünkü korkmuyordu. Onu elimize alınca saklanmadı. Tam tersi tıslıyordu, yani
bize
kızıyordu. Çocuklar onu uzunca incelediler!
Bu sefer bir de yeni bir hayvan keşfettik. Birkaç gün önceki
yağmurdan kalan bir avuç dolusu su birikintisinde kurbağalar bulduk! Luka
onlara öyle bir bayıldı ki artık her minik su birikintisinde kurbağa aramaya
başladı. Eline çomak aldı, suyu karıştırdı ve kurbağa bulamayınca üzüldü. Kurbağa
bulup o hop, hop diye gidince sevinip “kurbağa gitme!” diye arkasından
seslendi… Ah, benim canlılardan ayrılmak istemeyen oğlum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder