Leon ilk
küfürlü kelimeyi kullandığında şok olmuştum. Bu birkaç hafta önce olmuştu bu.
Tabi ki o gün sadece başlangıç olacaktı…
O gün Leon almanca
bir küfür kullanmıştı ve onu uyardığımda olay tabi ki bumerang gibi bana geri
dönmüştü. „Ah, Leon bu denmez canım, bu hiç hoş değil.“ dediğimde bana verdiği
cevap „ama Mama, sen de bunu geçen gün söyledin“ olmuştu. Evet, armut dibine
düşermiş… Dikkat etmemişim demek. Hata yaptığımı ve bunu söylememem gerektiğini
izah ettim. Şanslıydım, Leon bu kelime bir daha kullanmamıştı.
Ancak
haftalardır yine de Leon ve Luka’nın kullandıkları „kötü bir kelimeyle“ bizi yoruyorlar.
Hem de nasıl! Bu sefer suçlu ben değilim ve hayır, eşim de değil, Leon bunu anaokulunda
öğrenmişti. Tabi ki Luka’nın da ışık hızıyla bu söz kelime haznesine dahil etti.
Şimdi haftalardı „piçi Mama“, „piçi baba“ ve „piçi Leon“ ve „piçi Luka“‘ya
çözüm arıyoruz. İlk başta kendime „Bir Demet Tiyatro“daki Mükremin Abi gibi
hissetmiştim. Bu bana kötü bir şey mi dedi? Evet, bu kötü bir şey dedi!
İlk başta ve
sadece Leon’un bu kelime kullandığı günlerde her iyi ebeveyn gibi duymazlıktan
geldik. Ancak Luka da artık aynı şekilde sözlü tokatlara geçtiğinde
duymazlıktan gelmek hiç te iyi bir seçeneğin olmadığını anladık. Artık „piçi“ –
ne demekse- diyen iki çocuğumuz olmuştu.
Okul öncesi
çocuklarla ilgili tüm yazılar bunun normal ve önemsiz olduğunu yazsa da
beğenmedikleri bir şey yapınca „piçi Mama“ olarak adlandırılmak pek hoş olmuyor.
Hele iki yaş sendromunun tepelerine gidip gelen Luka bazı günlerde her şeye
karşı çıktığını düşünürsek bazen başka türlü hiç seslenmediği de
olabiliyor.
Onlarla
konuştuk, izah ettik, dil döktük. Nafile… „Mama, başka ekmek istiyorum“. „Oğlum
bunun nesi var, üstelik kendin isteyip hazırladın. Bunu daha önce yesen?“ –
„piçi Mama“ ve bir surat… Ne kadar yorucu bu!
Kötü olan
kelime başka bir söze dönüştürmek te tavsiye ediliyor. Peki, bu kelime neye
dönüştürelim? Bizim aklımıza bir şey gelmedi… Çocuk eğitimciler ne diyorlarsa
desinler biz artık kızıyoruz. Böyle söylediklerinde bir kere uyarıyoruz ve özür
dilemeleri gerek. Bunu seve seve de yapıyorlar zaten. Aynı gün bir daha
kullandıklarında iki dakika koltukta oturmaları gerekiyor. Ardından da özür
dilemeleri gerekiyor.
Bu işe
yaradı! Artık daha az kullanıyorlar, bu kesin. Ancak sofrada böyle bir monologa
tanıklık etmek mümkün: „Piçi uppss, unuttum, özür dilerim Mama! Biliyorum piçi
demeyecektim, ama bazen piçi dememe gerektiğini unutuyorum. O zaman da işte piçi
diyorum. Özür diliyorum.“ - „Tamam canım artık yemeğine devam et“ diyerek araya
girmediğimiz sürece bu tarz cümleler devam ediyor. Anlaşılan olay oyuna döndü.
Şimdi, yine Mükremin Abi gibi olduk, bu
iyi mi kötü mü bilemiyorum. Ama eskisi gibi kulağıma kötü gelmediği kesin!
Maalesef aile olarak dikkat etsekte okulda veya parkta bile duyup tekrarlaya biliyorlar
YanıtlaSil