Hadi piyano çalalım!
Evimizde her gün müzik açık, bebeklikten itibaren hatta hamileyken bile
çocuklarla hep dans ettim. Ancak ne eşim ne de ben bir enstrüman çalıyoruz.
Okulda öğrenmiştik gerçi ancak artık nota okumayı bile unuttuk. Dolayısıyla
şarkı söylemeye de sesimiz yok. Anlayacağın, müzikle olan becerimiz müzik
dinlemenin önüne geçmez. Leon ve Luka'ya bundan fazlasını öğretmeyi
başaramayacağız demek. Müzik konusunda örnek bile olmayacağız.
Leon ve Luka müzik konusunda çok zıtlar. Leon benimle dans etmeyi seviyor,
benim ona şarkı söylememden de hoşlanıyor. Kendisi pek söylemiyor ama. Evde
olan çocuk müzik enstrümanlarına da hiç bir zaman fazla ilgi göstermedi.
Luka'da durum bambaşka. Henüz minik bir bebekken ona ilk defa ninni
söylediğimde bundan hoşlanmadığını elleriyle çok net anlatmıştı. O gün bugün
tüm denemelerime itiraz etti. Demek ki çocuğun kulağı var! Nota tutturamayan
sesimle şarkı güzel çıkmazmış! Hadi ya? Enstrümanlarla denemeler de yapıyor. Bu
yüzden o yaşta çocuklarla müzik yapabilen bir öğretmenin arayışına
girdik.
Yine İstanbul'a kadar gitmeyi göze almışken, bizim buralardaki "Müzik
Evi"ni
duyduk. Duymakla başlamak neredeyse bir oldu. Çünkü oradaki genç
öğretmen neredeyse sadece küçük çocuklara ders veriyor. Belediye tarafından
finans edildiği için inanılmaz düşük bir aidat karşılığında istediği kadar ders
alınabiliyor.
Küçük çocuklar ancak kısa bir süre için konsantre olup ders çalışabildikleri
için "derslerimiz" 10-15 dakika kadar kısa sürüyor. Yani bu zaman
zarfının yarısında hem öğretmen onlara bir şeyler gösteriyor hem de istedikleri
gibi pianoda oyun oynuyorlar. Luka'nın isteği üzerine her gün anaokulundan
sonra piano dersine gidiyoruz artık. Leon ve Luka, kim ne kadar ders yapmak
istiyorsa, ders işte o kadar kısa veya uzun sürüyor. Önce biri, sonra
diğeri. Sırayla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder