Eskiden seri çalışan ve tüm işleri iyi planlamış bir şekilde
istediğim zamanda halletmemi bugün şaşkınlıkla anıyorum. Çünkü anne olunca
bunlar geride kaldı. Planların yerini anarşi aldı sanki. Hızlı olmak mı? Mümkün
değil! Anne olmak yavaş olmak demek, ister hoşumuza gitsin ister gitmesin. Biz,
bir tabağın direksiyon olduğu, çiçeğe konan arı arkadaşı Willy'i arayan Arı Maya
olduğu dünyaya girdik. Hoş geldin!
Geç kalmak alışkanlık haline geliyor, belli bir saate dayalı
bir randevu söz konusu ise, saatler önce hazırlanmak gerekiyor. Eskiden beş
dakikada dışarıda yapılabilecek iş artık
engelli koşusuna dönüşmüş bir saatte hallolursa mutlu sayılırız. “Bana on dakika
ve hazır olurum” eskiden dediysem, artık on dakika gibi kısa bir sürede nelerin
olabileceğine her seferde tekrar şaşkınlıkla bakıyorum.
Deneysel giyiniş
Örneğin sabahleyin. O gün Leon giyinirken neler yapacağını
önceden bilseydim saat tutardım. Hani üstündekileri çıkartıp külodunu
değiştirdikten sonra giyinecekti. Anaokuluna yetişeceğiz. Luka giyinmiş aşağıya
inmişti bile. 2 dakikada yapılır. Leon kolayca ve hızlıca soyulmuştu zaten.
Ancak iş ondan sonra karıştı.
Çekmeceden külot aldıktan sonra aklına bir şey gelmiş olsa
gerek “eller kullanmadan çekmece nasıl kapatılabilir” adlı araştırmanın
seyircisi olarak kendimi buluverdim. Önce sol dizle vurulur, sonra sağ dizle.
Çekmece de her seferde birazcık dolaba doğru kayar. Sonra iki dizle aynı anda
itilir, çekmece biraz daha dolaba kayar. Sonra iki ayak üzerinde zıplanır ve
zıplarken iki dizle çekmeceye vurulur. Eh, çekmecenin kapanma hızlı doğal
olarak düşen tutturma oranıyla düşmüştür. Ancak, sabır! Eninde sonunda o
kapanır…
Geldik atlet almaya. Çekmeceyi açan Leon eliyle bir atlet
kapar ve pirüetler yaparak odanın içinde tur attıktan sonra çekmeceyi kapatıp
atleti giydi. Oh! Sıra pantolonda. Onu almak ve giymek arasında ne kadar çok
dans edilebildiğini artık öğrenmiş bulundum. Kaldı son olarak bir tişört.
Tişörtü almayı hedefleyen oğlum gene deneylere girmeye karar vermiş. Bu sefer
konu “çekmeceyi düşürmeden ne kadar dışarıya çekebilirim”. Düşmez olur mu o
çekmece? Tabi ki düşer. Beklemenin sabrına tişörtlerin toplanması da eklendi…
Tüm bunlar olurken Leon’a sinirlenip “hadi biraz acele et” diyebilirdim. Ama
ben o gün koltukta geri yaslanmaya ve onu izlemeyi seçtim. Az da şaşırmadım.
Bazen içimden güldüm. Bazen de onu övdüm. Aslında çok da güzeldi…
Gündelik hayat bir serüvendir
Bazen birlikte bulaşık makinesi boşaltırız. Ancak bu da
sabahleyin vakit yokken asla yapılmaması gerek. Çünkü bazen her tabak farklı
bir arabanın direksiyonu oluveriyor ve mutfak ile salonda bir tur atmadan
mutfak dolabındaki garaja park edilemez.
Ya da tam da ayakkabıları giydirirken uzaktan motorların sesi duyuluyor. “Motorlar!” diye ağız birliğiyle bağırıyorlar. Ayakkabılar bir tarafa fırlıyor, teras kapısı açılıyor ve Leon ile Luka ayaklarında şimdiye kadar temiz kalabilmiş çoraplarla terasa fırlıyor. Birazdan ATV’ler geçecek çünkü. Eller sallanır, merhabalar bağırılır. Hem sürücüler hem de oğullarım. Onlar komşuluğun nezaketlerini denerken ben yukarı çıkıp birer yeni çift çorap alıyorum. Ayaklarındaki nasıl olsa kirlendi veya ıslandı.
Bir gün bunun gibi olaylarla dopdoludur. Hele dışarıdayken
dikkatlerini çektikleri bin bir olaylar! Boşaltılan bir kamyon, geçen postacı,
rafları düzenleyen market elemanı, rüzgarda uçuşan yapraklar, geçen bir tren,
sokakta oynayan köpek, otobüsten inen yolcular, bu listenin sonu gelmez
sanırım. Çocuklar bizim bir yerden başka yere varmamızın zamanı inanılmaz derecede
uzattıkları doğru, ancak neyle uzatıyorlar? Anı yaşayarak, ufak tefek şeylere
önem vermekle, değil mi? Stresi bir kenara bırakabildiğimizde çocuklarımız bizi
çoktan unuttuğumuz bir dünyaya geri götürüyor. Bir tabağın direksiyon olduğu,
çiçeğe konan arı arkadaşı Willy'i arayan Arı Maya olduğu dünyasına. Kısaca, Anın
keyfini çıkarmanın dünyasına…
------------------------------
Hayatımda en çok zevk aldığım şeylerin arasında bu blogum ve Alternatif Anne, Martı Dergisi ve Hassas Anne’deki yazılarım geliyor. Bunun dışında beğendiğim veya paylaşmaya değer gördüğüm her şeyi başta Facebook ve Twitter hesaplarımdan takip edebilirsin.
Hayatımda en çok zevk aldığım şeylerin arasında bu blogum ve Alternatif Anne, Martı Dergisi ve Hassas Anne’deki yazılarım geliyor. Bunun dışında beğendiğim veya paylaşmaya değer gördüğüm her şeyi başta Facebook ve Twitter hesaplarımdan takip edebilirsin.
Google+
sayfamız: Xlargeaile
Facebook: Xlargeaile veya ben
Twitter: @xlargeaile
Instagram: @xlargeaile
Pinterest: xlargeaile
Facebook: Xlargeaile veya ben
Twitter: @xlargeaile
Instagram: @xlargeaile
Pinterest: xlargeaile
Ben de çocuklar küçükken aynı duyguyu yaşamıştım.
YanıtlaSil