Dün Luka’nın hayvan severliğinden bahsetmiştim. İki gün önce
köyümüzün etrafından geçerek upuzun bir yürüyüş yaptık. İşte o zaman Leon ve
Luka arasındaki farklar bir daha gözlerimin önüne serilmişti…
Leon bahçeden geçen herkese laf atıyor. “Merhaba” diye
sesleniyor hep. Yürüyüşte aynen de öyle yapıyor. Birine “günaydın!” diye
seslendi, bahçesinde çalışan yaşlı teyzeye “günaydın! Kolay gelsin.” diye
bağırdı. Hele kapının önünde oturan bir komşumuzla sohbet bile etti. Bana
sorsan ben o komşuyu bile pek tanımıyorum… Şaşkınlıkla ve biraz hayranlıkla da Leon’u
izliyordum. Çok güzel bir huy bence, ancak onu benden almadığı kesin. Luka ise
Leon’un her insana laf atışında ağzını sol elinin başparmağıyla meşgul etmeyi
tercih etti. Luka’nın komşulara laf atması mı? İmkansız… Cuk, cuk, cuk diye o
parmak her seferinde ağza fırlıyor.
Luka’nın laf atma sırası başka anlarda! Köyden çıkıp yolun
soluna gelip artık toprak yoldan devam ettiğimizde bir ahır belirlendi karşımızda.
İşte o zaman Luka’nın sırasıydı! “O, baba bak! İnekler olmalı burada. Merhaba
demeliyim.” Demez mi benim ufak oğlum? Ardından güçlü bir sesle “Merhaba
inekler!!!” diye Luka’yı işittim. Biraz ileride gördüğümüz koyunlara uzunca
baktı ve “Tschüss Schafe!” (bye bye koyunlar) diye selamlaştı. “Orada bir
kaplumbağa gördüm” dediğimde benimle minik derenin yanına çömeldi ve
kaplumbağanın su üstüne çıkmasını sabırla bekledi. Sonra aynı derede bir su
yılanı gördük. Leon ve babası ileriden “Nerede kaldınız? Ne yapıyorsunuz?” diye
seslenmeseydi, Luka’yla herhalde orada saatlerce oturup o hayvanları
izleyebilirdik.
Yolumuzun sonuna doğru gelince yol boyunca gördüğümüz tek bir
araba geldiğinde gülmemek artık mümkün değildi. Leon “Durun!” diye seslendi.
Yavaşlayan arabanın içindeki kişilere “Merhaba! Teşekkürler” dedi benim
konuşkan büyük oğlan. Luka ise aynı anda farklı biriyle konuşuyordu; arabayla!
Luka “Araba dur” diye seslenmişti. Yavaşlayan arabaya yanımıza gelince ise “Araba
git şimdi!” diye okeyini verdi. İkisinin ne kadar farklı olduğu çok belli…
Yolun bayağı bir kısmını o bisikletleri taşımak/çekmek
zorunda kaldığımızı da söylemeliyim. Uzak yoldan gitmiş olsak da hedef
noktamız, yakınlarımızdaki ATV’ciye ulaştığımızda herkes çok mutluydu!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder