31.05.2013

Mama, Luka çekirdekleri yere attı!

Bugünlerde yepyeni bir davranışla karşılaşıyorum. Leon gelip Luka’nın, Luka da gelip Leon’un yaptığını bana anlatıyor. Yani birbirini gammazlıyorlar. Eh, ne yapacağım şimdi?

İlk olduğu günde “hıhı” deyip geçtim. Şansımı denedim yani, ama arkası kesilmedi. Ardından anlatanı dinlemeye başladım. Ancak “peki”den başka bir şey demedim. Yine arkası kesilmedi. Diyaloglarımız çeşit çeşit olmaya başladı.

30.05.2013

Hadi, makarna yapalım!

Evde makarna hazırlamak yıllardır yapmak isteyip başaramadığım bir şey. Bir iki defa farklı tarifleri denemiştim ve sonuçlar kötü çıktı. Ta ki iki hafta öncesine kadar. Rastladığım bir tarif o kadar kolay görünüyordu gözüme, hemen denedim. Gerçekten de çok kolay. Üstelik çocuklarla birlikte keyifle yapılacak bir makarna! Yani ailece bu makarnayı yapmaya ve yemeye bayıldık…

29.05.2013

Önemli bir mineral; demir

Hayatımıza çocuk girince bir şekilde demir de girmiş oluyor. Birçok anne bebeğine demir damlaları verildiğinde ilk kez bu mineralin önemiyle tanışıyor. Peki, bu mineralin önemi ne? Yemekle yeterince almamız için neler yapmamız gerekiyor?

28.05.2013

Çocuklarla doğruları bulmak...

Biz hep kendi sağlığımızı düşünüyoruz. Yani kendimizin veya ailemizin sağlığı. Hayatımızın istediği gibi olması için kullandığımız birçok ürün için kendi sağlığından ödün veren diğer canlıları pek düşündüğümüz yok. Hele “doğal” ürünlerse aklımızın ucundan bile geçmez. Ama “doğal” bazen zalimce demektir…

27.05.2013

Konsantrasyon oyunları oynayalım!

Leon’la hep çok faaliyet yapıyoruz. Anaokulunda yaptıkları da eklenince evin her kapısı faaliyetle donanmış oldu. Farklı tip faaliyetleri yapma zamanı geldi, değil mi?

24.05.2013

Çocuklara kitap okumak eğlenceli olsun


Okumayı seven bir aileyiz. Sesli olarak okumayı da. Yani Luka ve Leon’a hikaye okumayı da çok severim! Hele bir hikayeyi etkili okuyarak onu çocuklara adeta yaşatmayı çok ta keyif verici buluyorum.

23.05.2013

Hevesi çok ama ne yapsın, tadı kötü


Leon başından beri yumurta o kadar çok seviyor ki, her sabah yumurta yiyor; omlet, rafadan, katı, tavada. Luka ise Leon'un tam zıtı. Leon'un yumurtasını seve seve yemesine tanık olmasına rağmen yumurtaya dokunmuyor. Denesin diye verdiğimizde hemen tükürüyor, "bunun tadı kötü" diyor. Peki… Çok ta üzerinde durmuyoruz zaten. Ne Leon'un iştahlı yemesini ne de bizim yaptığımız farklı şekilleri ilgisini çekti. Ta ki bu haftaya kadar…

Antibiyotik ne zaman gerekli?

Leon ve Luka’ya bugüne dek hiç antibiyotik vermedik. Zaten pek ciddi hastalandıkları da yok. Benim bile hayatımda aldığım antibiyotik sayısı bir elle sayabilirim. Peki çocuklarımızın (ve bizim) ne zaman gerçekten antibiyotiğe ihtiyacı var, biliyor musun?

21.05.2013

Güle güle Buddy


Miroslav Stoch’un Fenerbahçe’de kalıp kalmayacağını bilmem ama her ihtimale karşı Buddy’yi artık ülkesine götürüyor. Çok azınız biliyordu bunu çünkü pek anlatmıyorduk. Stoch’un sarı Labradoru Buddy bizim Zando ve Lili’nin oğlu. Onu çok özleyeceğiz…

20.05.2013

Luka keyif, Leon hareket küpü...


Bizim işlerimizin hafta sonu yok maalesef, genelde de ani olurlar. Bu nedenle (beklenmedik) üç gün tatil bizi zorlayabilir…

Evin işlerini geçtim zaten. Geçen gün Leon bana “Mama, iç çamaşırım kalmadı” deyince, afalladım. O yığın çamaşırı yıkamaktan başka çarem kalmadı galiba deyip madem havalar güzelleşiyor o zaman seri halde hallederim diye bu işe giriştim. Günlerdir çamaşır yıkıyorum! Evde yapmaya vakit bulduğum tek iş de o zaten. Çünkü Leon evde olunca hemen sıkılıyor.

17.05.2013

Köstebeğimiz ne yapıyor?


Çocuklarımızın eğlencesi bazen oldukça ilginç boyutlar alıyor. Dün planda köstebeğimizi rahatsız etmek vardı mesela...

Köyde yaşayan hemen hemen herkes gibi bizim bahçemizde de arada sırada köstebek olur. Genelde ormana yakın uçta oldukları için onları dert etmiyoruz. Bahçemizde koşan kedi, köpekler ve tabi ki Leon ve Luka öyle bir gürültü yapıyor ki, birkaç gün içinde arazimizin dışına kaçıyorlar.

16.05.2013

Leon ve Luka'nın favorisi; vişneli kek!


Kek yapalı yine uzun süre oldu. Bu sefer Leon’un favori kekini yaptık; vişneli kek. Sofradaki kek vişneli kek olunca fırından çıkarttıktan sonra 20 dakika içinde ve henüz soğumadan bitmiş oluyor! Hazırlanışı da gerçekten çok kolay…

15.05.2013

Saatte bana gösterir misin?


Eşim ve ben yıllardır saat takmıyoruz. Zaten her yerde saat var; bilgisayarda, cep telefonu, vs… Çocuklar doğana kadar da pek ihtiyacımız olmadı. Sabahleyin iş için çalar saat ile uyanıyorduk tabi ki ama bu kadardı. Leon ve Luka ile hayatımızın yer yerinde saat oldu. Neden? Saatler en büyük yardım malzemelerimizden biri çünkü…

14.05.2013

Süper yetenekli ıslak mendiller


Bebişlerimizin popolarını silmek için kullandığımız ıslak mendiller bir tür süper yetenek olduğunu hiç fark ettin mi? Onlar evimize girdiğinden beri her türlü lekeyi onlarla çıkartıyoruz. Bu tabi ki çok pratik oldu. Ama pratik olduğu kadarıyla da korkutucu aslında…

13.05.2013

Çocuklarımızı susturmayalım!


Geçen gün bir yazı okudum, ardından çok ama çok kötü oldum. Bana çok koydu. Ne kadar etkilendiğimi anlatmam bile. Bir kadın kendi yaşadıklarını anlattı ve onları okuyunca resmen kendimi gördüm…

Konu çocukların konuşmalarımızın arasına girmesi ve çok fazla konuşmalarıyla ilgiliydi. Kendisi, tıpkı benim gibi, aslında konuşmaya seven, hele tartışmayı çok seven bir insanmış. Ancak çevrede 2-3 kişiden fazla olunca çok fazla konuşmamayı, karşısındaki kişi düşüncelerini agresif bir tonla aktarmaya başlayınca kendi düşüncelerini saklamayı, susmayı tercih ediyormuş. Bende öyleyim. Hep bunun normal olduğunu düşünmüş, “işte hazır cevap bir insan değilim” demiş. Eveeet… Çok tanıdık geliyor çok!

Doğal koku; Karanfilli limon


Havaların ısınmasıyla doğal kokularımızı yapmaya vakit geldi. Hafta sonu yaptığımız ve yıllardır kullandığımız kolay ve doğal bir yöntem Türkiye'de pek bilinmediği için paylaşayım dedim. Leon için ayrıca çok güzel bir anne-çocuk faaliyeti oldu…  

10.05.2013

Ben Luka'ya bakarım, Mama!


Leon’un anaokulu öğretmeniyle konuşup Luka’nın da her ikinci Cuma günü gelebileceğini daha önce yazmıştım. Bugün yine o Cuma günlerinden. O anaokulu günlerinde oğlum başka bir çocuğa dönüşüyor!

Kızımız Mina bezli - ama o bir Pug!


Bizim Pug kızımız Mina dönemine girdi. Yazın gündüz hep bahçede olunca bir sorun olmuyor ama şimdi kış. Koltuklara leke bırakması örtülerle çözülür de çocuklar dikkat edemeyince sabahleyin misafir odasındaki beyaz koltukta yatmış. Bense çıldırmadan Luka’nın bezinden bir tanesini kaptım ve Mina’ya bağladım…

9.05.2013

Herkese bir reçel kabı!


Dünkü yazımda görmüşsünüzdür, Luka artık kendi ekmeğini hazırlıyor. Sıcak yemeklerdeki servis ise artık Leon’un elinde…

8.05.2013

Çocuklarımıza güvenelim!


Martı dergisinin Mayıs sayısı çıktı! Bu sayıda Leon ve Luka'ya güvenip onların yapmalarına izin verdiğimiz şeyleri kaleme aldım. Makaleye tüm resimlerle birlikte sayfa 36'dan itibaren buradan ulaşabiliyorsunuz. Tavsiye ederim!  

Çocuklarımıza güvenelim!

Çocuklar için anaokulu veya okul, yemek, çamaşır, bulaşık, alışveriş ve belki de tam gün işe yetişmektense, çalışkan cücelerimizden yardım almaya ne dersiniz? Tek başına bir şeyleri başarmak onları çok mutlu ediyor. Hele anne babalarına yardım etmek söz konusu olunca, kendilerini aşarlar bile! Üstelik biz biraz rahatlarken çocuklarımız hem motorik kabiliyet hem de zihinsel olarak daha hızlı gelişiyorlar.

7.05.2013

Stresle başa çıkabiliyor muyuz?


Bir hafta sonu daha hasta çocuklarla geçince stresle başa çıkmanın ipuçları konusunda usta olduk. Koltukta yatan Luka yanındaki suyun ona verilmesi için ciyaklarken Leon önümde dikilip komşudan darbuka sesinin duyulmasının nedenini bilmek istiyor. Ne Leon’u ne de Luka’yı tam olarak duyabiliyorum çünkü ikisi aynı anda konuşuyor, bağırıyor desem daha doğru olur galiba. Tam o anda telefonum da çalmaya başlıyor. Yukarıdaki çamaşırlar çoktan katlanmış olup yenilerinin asılması gerekirdi. Ekmeğimiz bitti hamuru yapmam gerekiyor ve köpekler dışarıya çıkmak istiyor. Bazen başka bir yerde olmak istiyorum…

Böyle durumlarda biz de bazen Leon ve Luka’ya bağırıyoruz. Tabi ki her anne baba gibi biz de ardından vicdan azabı çekip çocuklarımızdan özür diliyoruz. Bu hafta sonu bunun tam örneği desem yalan olmaz. Yapılması gereken işler, yapmak istediğimiz işler ve ruh halleri sürekli değişen iki hasta çocukla sinirlerimiz bazen oldukça gerilmiş durumdaydı. Kendimizi nasıl sakin tutmaya çalıştık dersin?

Çıldırmamak için gündüz bir sürü iş yapmadık. Örneğin, çamaşırlık dolu diye çamaşır makinesindekileri asamıyorsam ne olacak, ertesi gün bir daha yıkarım dedim. Eşim sağ olsun buna gerek kalmadı çünkü ben çocukları yatırırken o bu işi halletmiş!

Luka ve Leon hastayken aslında çok sakin ve kolay çocuklar. Telaş bizim tabi ki. İyileşmeye başlarken zor oluyor her şey. Çünkü bir gün olsun yapamadıkları her şeyi telafi etmek istiyorlar. Biri daha fazla ilgi görüyorsa diğeri de ilgi çekmek için elinden geleni yapıyor. Pazar günü bu yüzden eşimle ben kendimize hep şunu hatırlattık: Leon da hala hasta olduğunu unutmamamız gerekiyor. Üstelik de ilgi görmek istediği için sinir bozucu davranıyor.

Çünkü Leon dönüşümlü olarak eşimi ve beni çıldırtıyordu. İki gündür hasta haliyle fazla konuşmadığı için bunu telafi etmesi gerekirdi, değil mi? Pazar sabahı 5:30’tan beri durmadan konuştu. Ama sadece konuşmadı, ilgi çekmek için sürekli soru sordu. Verdiğimiz cevapları cevap olarak kabul etmeyip aynı soruyu sormaya devam etti. Üstelik her şeyi sorun ediyordu. İnsan nasıl sakin kalsın ki?

Akşam üstü artık daha fazla dayanabileceğimi düşünmüyordum. “Akşam ikinizi bizim yatağımızda uyutacağım” dedim. “Nedeeeen?” diye dikkat kesildi Leon. “Çünkü ikiniz hastasınız ve bence yeterince ilgilenemedim sizinle.” cevap verdikten sonra Leon o kadar mutlu oldu ki, 1,5 saat sonra uyuyana kadar bir melek gibiydi. Neden bu daha önce aklıma gelmedi yahu?

Tabi ki tam yatmadan önce bunu kısa bir süre için unutuverdi. Aklına kocaman tam bir gündür faaliyet yapmadığı geldi. Koştu çekmeceye, maska ve kağıt çıkardı ve çekmecenin önüne çömelerek faaliyet yapmaya başladı benim büyük oğlan! Özlem bu kadar büyükmüş iki metre ilerisinde olan masa bile uzak gelmiş ona…

6.05.2013

Ruh halimiz bugün nasıl?


Perşembe akşam Leon ateşlenmişti. Bu yüzden Cuma günü anaokuluna gitmeyip evde kaldı. Luka da kendini o kadar iyi hissetmiyordu zaten. Cumartesi akşam sıradaki hastalık dalgası ona da vurmuştu. Saat akşam on buçuğu gösteriyordu, evimizde daha önce hiç görülmeyen bir tablo vardı.

9 canlı sanat II

Küçük Ev, Küçük Kedi

Çocukluğumuzda, herkesi televizyon karşısına toplayan dizilerden biri de “Küçük Ev”di. Dizinin konusunu aldığı eserlerin yazarı ise “Little House” serisinin yaratıcısı Laura Ingalls Wilder’dı. Ve elbette, her yerde karşımıza çıkan minik panterler bu serilerde de karşımıza çıkmaktaydı. Wilder, Little House serisinin “Little House in The Big Wood” kitabını yazarken, “Black Susan” isimli siyah ev kedisinden sıklıkla bahsetmiş, aile yolculuğuna başladığı sırada arkada kaldığı için, yeni bir kitapta yepyeni bir kedi eklemişti hikayeye. Ve “In Little Town in Prairie” adlı kitabında, küçük evin kalabalık ailesine, küçücük ve çelimsiz bir yavru kedi üye daha eklemişti. Bu çelimsiz kedi, Wilder’ın 1953 yılında yazdığı “These Happy Golden Years” adlı kitapta, karşımıza bir fare avcısı ve komşu köpeğin düşmanı olarak çıkmıştı.

3.05.2013

İki minik denizatım


Leon ve Luka bu hafta yüzme kursuna başlayacaklarından birkaç gün önce kısaca bahsetmiştim. Salı günü büyük gün gelmişti! Heyecanlı ve hoplaya zıplaya havuza gittik. Genç bayan öğretmenimizi görünce iki oğlum niyetlerinden vazgeçip, “öğrenmesek de olur” demez mi?

9 canlı sanat I

Mırmırlarımız yazarların çevresinde, zihninde ve evlerinde gezinmeye devam ederken, ilham verdikleri eserlerin de ardı arkası kesilmiyor... Minik panterler, 20. yüzyıl edebiyatına da 9 can katıyor!

Hemingway’in ihtişamlı girişi ile başlayan 20. yüzyıl kedi literatürü, birçok yazara büyük başarı ve ün getiren eserlerle devam eder. Ve yüzyılın romantik ve devinimli ortamında, değişen fikirler “kedileri anlamak” için yeni bakış açıları kazandırır sanatçılara. Kediler, eserlerde artık daha “insan” gibidir. Karakterlerinin gücünü kabullenme ve buna duyulan saygı, eserlerin her birine yansımaktadır.

2.05.2013

Cesaret diploması ve oyun hamuru


Leon’un dişlerini yaptırmak için 4 yaşında olmasını bekliyorduk. Dişçimiz İstanbul’da bir pedodentist, yani çocuk diş doktoru olan genç bir bayan. Daha küçük yaşta röntgen çekmek istemedi ve lokal anestezi de yapmak istemedi. Bu nedenle Aralık’tan beri bekliyorduk. Salı günü Leon’un isteği üzerine randevu almıştık ve gittik. Tedavi planımız hazır ve ilk dişi yaptırdık. Ama o diş yaptırılırken söyleyeyim ben bittim…

Tozlu Sayfaların 4 Patili Kahramanları II

19-20. YÜZYIL

Kedilerin Kelimeleri

1818 yılında John Keats’in yazdığı şiir ile açılışını yapmıştır 19. yüzyılda kediler. “To Mrs Reynold's Cat” zaman ve kedi kavramını bir arada ele alarak, kedinin geçirdiği zamanı ve dakikaların akıcılığını okuyucuya aktarmıştır. Onu, Matthew Arnold’ın 1828’de yazdığı “Had Tiberius been a Cat” adlı şiiri izlemiştir.

1.05.2013

Hayal mı görüyorum ben?

Anneanne ve dedeyle geçirdiğimiz bir haftanın ardından Leon ve Luka’nın Almancasını değerlendirme vakit geldi. 

Tozlu Sayfaların 4 Patili Kahramanları I

Bu dört ayaklı minik efsaneler, elbette resim ve heykel sanatına olduğu kadar edebiyat ve sinema sanatına da esin kaynağı olmuş, sonsuz kere sarı sayfalara pati basmıştır kendilerini seven sanatçıların hayal gücü ile. Ve sonsuz kez beyaz canım sihirli dünyasına girip mırıltılarıyla anlam katmış ya da hayatımıza, sinema perdelerinden akmışlardır. Sayısız eserle, sayısız zamanlar boyunca…