Kedilerin Kelimeleri
1818
yılında John Keats’in yazdığı şiir ile açılışını yapmıştır 19. yüzyılda
kediler. “To Mrs Reynold's Cat”
zaman ve kedi kavramını bir arada ele alarak, kedinin geçirdiği zamanı ve
dakikaların akıcılığını okuyucuya aktarmıştır. Onu, Matthew Arnold’ın 1828’de yazdığı “Had Tiberius been a Cat”
adlı şiiri izlemiştir.
Ancak,
gerçek açılış Poe ile olmuştur. Minyatür panterlere düşkünlüğü ile tanınan ünlü
yazar, fantastik edebiyatın babası olarak bilinen Edgar Allan Poe, 19. yüzyılın
kedi düşkünü yazarlarındandı. Gizemli kişiliği, olağanüstü hayal gücü ve yaşam
tarzı ile sanki döneminden önce doğmuş hissini veren yazarın kedileri sevmesi,
şaşılacak bir şey değildi. Kişiliği ile örtüşen kediler, ona ilham vermiş,
bilinçaltını beslemiştir. Tıpkı, 1843’te yazdığı “Black Cat” (Kara Kedi) adlı
eserinde olduğı gibi. Poe, Kara Kedi’de kediyi bir birey gibi göstermiş,
varlığının ağırlığı ile yol açabileceği sorunları, “cinnet geçirerek, kedisini
ve karısını öldüren” karaktere yüklemiştir. Yani Poe da kedilerin gizeminde
takılı kalmıştır. Ancak, gerçek yaşamında kedilerle arası ölüm-fantezi
ikileminde kısılmamış, kedisi Catarina’yı tüm yüreğiyle sevmiş, ona çok iyi
bakmıştır.
Poe ile
başlayarak, Lewis Carroll ile devam eden 19. yüzyıl kedi literatürü, aslında oldukça
hayal gücüne dayalı, bilinçaltının şaha kalktığı bir literatürdü. Çünkü tarih
1865’i gösterirken, Lewis Carroll o efsanevi eserini bitiriyor, kendisini dünya
çapında bir üne kavuştururken, dünyaya asla unutulmayacak değerde bir edebi
eser veriyordu. “Alice In Wonderworld”, yani Alice Harikalar Diyarında!
Hepimizin çok iyi bildiği, üzerine film ve çizgi filmler yapılan, Tom Petty
gibi sanatçıların kliplerine konu ettikleri bu eserdeki kedi ise eserin kendisi
gibi unutulmazdır. Alice’in bu yeni ve garip dünyada rastladığı ilginç renkli
Cheshire kedisi, umursamazlığı, uykulu ifadesi ve rahatsız edici huzuru ile
aslında “kedi” denen hayvanın tam bir kişilik analizi gibiydi.
1988’de
ise kediler hayal gücünü beslemeye ve kişilikleri ile her ne kadar “bencil gibi
görünseler de masumiyeti çağrıştırmaya devam ediyorlardı. Ursula K. Le Guin,
bunun bir kanıtı gibiydi adeta. Yazdığı Catwings adlı roman, yalın bir dille
yazılmıştı ve hem çocuklara hem de yetişkinlere yönelik mesajlar içeriyordu.
Kanatlı doğan dört minik kedi yavrusunun, farklılıkları yüzünden çektikleri acı
ve yine bu yüzden yuvalarını terk etmek zorunda kalmalarını anlatan eser,
Catwings Return ile devam etmiştir.
Edebiyat
kadar, diğer sanat dallarına düşkünlüğü ve ince kişiliği ile tanınan ünlü yazar
Goethe, özelikle İsveç’te el üzerinde tutulan Alman yazar Kurt Tucholsky,
sorunlu yaşantısına rağmen, unutulmaz eserlere imza atan Fransız yazar Guy de Maupassant, Alman yazar Martin Walser, mutsuz ve yalnız
çocukluğunu kağıtlara döken unutulmaz yazar Charles Baudelaire, edebiyat
mirasını 20. yüzyıl yazarlarına bırakan ünlü yazar James Joyce 19. yüzyılın
kedili edebiyatını yazan ünlü yazarlardandır.
Yağmurdaki Kedi
20.
yüzyılın en büyük kedi aşığı yazarı, şüphesiz Hemingway’di. Kedilerin sadece
güzel görünüşlerine değil, özgürlükçü ruhlarına da tapmıştır. İlk kedisini
Florida’da bir gemi kaptanından alan Hemingway, Maine Coon cinsi kedisinin
fazla olan ayak parmağını fark etmekte gecikmemişti. Latince adı Polydactyl,
yani “fazla parmaklı” olan bu anormallik, Hemmingway’in kedileri, kedi aşkıyla
birleşmiş ve bu tür anormalliği olan kedilere “Hemingway kedileri” de denmeye
başlanmıştır.
Ustanın
bilinen en ünlü kedi öyküsü ise 1920’de yayımlanan “Cat in The Rain”
(Yağmurdaki Kedi) isimli eserdir. Evliliklerini kurtarmak için İtalya’ya tatile
giden bir çiftin, kedi ve beklentiler üzerine kurulu öyküsüdür bu. Ve
Hemingway, kediyi öyküye “bir beklenti ve karşı cinslerin birbirlerini
anlamakta çektikleri zorlukları anlatan bir sembol olarak, şaşılacak ustalıkta
yerleştirmiştir. Kadın kedi istemektedir, kadın gümüş yemek takımı
istemektedir, adam okumakta ve bunlarla hiç ilgilenmemektedir. Ancak kadın,
kediyi ve diğer her şeyi “evliliğini kurtaracak” bir beklenti olarak görmekte,
arzulamaktadır. Sonunda kapı çalınır ve otel görevlisi kız, elinde bir kedi ile
kapıda durmaktadır…
Hemingway,
kediyi özgürlüğün bir sembolü, mutlu eden, tatlı bir beklenti olarak görmüştür.
Zoolistan Dergisi, Mart 2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder