Perşembe akşam Leon ateşlenmişti. Bu yüzden Cuma günü
anaokuluna gitmeyip evde kaldı. Luka da kendini o kadar iyi hissetmiyordu
zaten. Cumartesi akşam sıradaki hastalık dalgası ona da vurmuştu. Saat akşam on
buçuğu gösteriyordu, evimizde daha önce hiç görülmeyen bir tablo vardı.
İkisi
ateşli, Leon ve Luka uyanıp acıktıklarını fark etmişlerdi, öğle yemeğinden
kalan mantıyı yiyorlardı. Pazar günü dalgalı fırtınalı deniz gibi geçti. Luka
genelde yatıp uyukladı. Babamızın hali de gittikçe kötüleşmeye başlamıştı. Leon
ise bir iyi bir kötü değişken bir ruh halindeyken ağzı iki günlük dinlemenin
ardından hiç durmadı. Ne yapalım böyle bir durumda? Ruh halimizi gösteren bir
saat yapalım dedik…
Yapmak çok da kolay oldu. Bir tabak yardımıyla karton kağıda
daire çizdim. Küçük bir bardak kullanarak ise altı tane küçük daire çizdim.
Leon hepsini güzelce kestikten sonra farklı renklerde boyadı. Sonra siyah keçi kalemiyle yüz ifadeleri
çizdik. Tabi ki önce neler çizeceğimizi düşünüp karar verdik ve ardından Leon
uygun gördüğü renkleri belirledi. Kırmızı kızgın, sarı mutsuz, mavi mutlu,
pembe şaşkın, turuncu üzgün, gri ağlayan surat oldu. Yüz ifadelerini ben
çizdikten sonra Leon onları büyük yuvarlağa yapıştırdı. Ortasına bir parmak kestik
ve –o anda başka bir şey yoktu- maymuncuk vidası ile şişe mantarı ile ortadan
delip taktık. Eh, artık Leon ve Luka kendileri nasıl hissediyorlarsa
saatlerinde de ilan edebilirler!
Geçmişler olsun...
YanıtlaSilSaat fikri şiirn olmuş