Çocukluğumuzda,
herkesi televizyon karşısına toplayan dizilerden biri de “Küçük Ev”di. Dizinin
konusunu aldığı eserlerin yazarı ise “Little House” serisinin yaratıcısı Laura
Ingalls Wilder’dı. Ve elbette, her yerde karşımıza çıkan minik panterler bu
serilerde de karşımıza çıkmaktaydı. Wilder, Little House serisinin “Little
House in The Big Wood” kitabını yazarken, “Black Susan” isimli siyah ev kedisinden
sıklıkla bahsetmiş, aile yolculuğuna başladığı sırada arkada kaldığı için, yeni
bir kitapta yepyeni bir kedi eklemişti hikayeye. Ve “In Little Town in Prairie”
adlı kitabında, küçük evin kalabalık ailesine, küçücük ve çelimsiz bir yavru
kedi üye daha eklemişti. Bu çelimsiz kedi, Wilder’ın 1 9 5 3 yılında yazdığı “These Happy Golden Years” adlı
kitapta, karşımıza bir fare avcısı ve komşu köpeğin düşmanı olarak çıkmıştı.
İskoç yazar Sheila Burnford da küçük bir bebekken, güçlü ve
azimli bir pantere dönüşen Tao’yu yaratmış, 1960 yılında yazdığı eseri
“Incredible Journey”e dahil etmişti. Köpek dostları ile inanılmaz bir yolculuğa
çıkan Siyam kedisi Tao, önce dostlarını ormanda kaybetmiş, azgın nehirleri, ayı
ve vaşakların saldırılarını ve vahşi doğayı arkasında bırakarak, sonunda köpek
dostlarına kavuşmayı başarmıştı. Azmine, gücüne, yön bulma yeteneğine ve
inatçılığına bakarak, kim Tao’nun sadece bir hayal ürünü olduğunu söyleyebilir
ki?
Yine 1960 yılında yazılan bir başka eser de Amerikalı yazar
George Seldon’ın “Cricket in Times Square” isimli üçlemesiydi. Harry isimli bir
kedinin, Chester isimli bir cırcırböceğinin ve fare Tucker’ın dostluklarını,
başlarına açtıkları dertleri ve New York’un göbeğinde verdikleri yaşam savaşını
anlatan üçleme, “Cricket in Times Square”, “Tucker’s Countryside” ve “Harry
Cat’s Pet Puppy” isimli eserlerden oluşur.
Şapkadaki Kedi
Dr. Seuss’un bir çocuk romanı olarak, 1 9 5 7 ’de yazdığı “The Cat in The Hat” (Şapkadaki Kedi),
çok kısa bir süre içerisinde çocuklar arasında bir fenomene dönüşmüş ve devam
kitapları yazılmıştı. 2 kardeşin
yolda buldukları bir kediyi, anneleri evde değilken eve getirmelerini, kedinin
doğasının “ev ortamına uygun” olmadığını, kedinin çeşitli numaralarla çocuklar
eğlendirirken evi batırmasını ve yaşadıkları macerayı anlatan ilk kitapla
başlayan hikaye, uzun yıllar sürüp gitmiştir. Çocuklarda sonra, yapımcıların da
oldukça dikkatini çeken “The Cat in The Hat”, 1 9 7 1 ’de çizgi film olarak yayınlanmaya başlamıştır.
Kitabın ana karakteri olan kedi, daha sonraları Hollywood karakteri “Grinch”e
ilham vermiş ya da ona dönüşmüştür.
Dr. Seuss oyuncu ve sevimli bir kedi portresi çizerken, Rus
yazar Mikhail Bulgakov, 20. yüzyılın en başarılı eserlerinden sayılan “The
Master and Margarita” adlı romanında, kediyi çok daha kötücül bir karakter
olarak hayal etmişti. Uzunca bir süre bekledikten sonra, 1973’te tam olarak
basılan “The Master and Margarita”da şeytanın yeryüzünü ziyaret etmesiyle
gelişen olaylar anlatılır ve Behemoth isimli, büyük, siyah, şeytani bir kedi,
kendine romanda yer bulur.
Psikiyatrist Flora Rheta Schrieber’ın 1 9 7 3 ’te yazdığı “Sybil” adlı romanda ise Capri adlı
kedi, 6 farklı kişiliğe sahip,
psikolojik dengesi bozuk sahibinin “anormalliklerinin şahidi olarak karşımıza
çıkar. Sybil ise Capri’nin bu kadar çok yönlü olmasından memnundur ve bir kedi
olarak böylesine farklı zevklere sahip olmasa, onu sevip sevmeyeceğinden emin
değildir.
Barbara Sleigh tarafından ilki 1955 yılında yazılan
“Carbonel; King of Cats” adlı eser, iki ayrı kitapla devam etmiştir. Sonuncusu
ise 1978’de yazılan “Carbonel and Calidor: Being The Further Adventures of a
Royal Cat” isimli eserdir. Ancak bu kez kedi, şeytanın ya da kişilik bozukluğu
olan bir kadının yanında değil, şeytani büyüler yapan bir cadının kurbanıdır.
Rosemary adlı küçük bir kız tarafından satın alınan Carbonel, kısa bir süre
sonra dile gelerek, kendisinin aslında kedilerin kralı olduğunu, ancak cadının
büyüsü yüzünden tahtına geri dönemediğini küçük kıza anlatır ve hikaye başlamış
olur.
Zoolistan Dergisi, Mayıs 2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder