Bu hafta sonu Leon’un hayal gücü tepeye vurdu. Beni
şaşırtabilmişti, bu keksin. Çünkü bunları daha önce hiç yapmamıştı. Ama geçen
haftada söylemiştim, bazı şeyler galiba asla pas geçmiyor…
Cumartesi sabahı Leon’un serbest sanat çalışmalarıyla
uyandım. Gözlerimi açtığımda bir baktım ki Leon bayağıdır uyanıkmış. Hiç sesi
çıkmamış ama… Genelde kalkar kalmaz öyle bir gürültü kopartıyor ki, eşim, Luka
ve ben üçümüz uyandığımızda ancak muradına eriyor. Ama o sabah daha önce hiç
yapmadığı bir şey yapmış. Üstelik neredeyse 4 yaşındayken! Işık prizi, duvarı,
kitap sırtlarını ve merdivenin demir parçalarını çalışma masamızdan aldığı edding
kalemiyle boyadı.
Bunu gördüğümde Leon ve Luka’yı yanıma çağırdım. Kimin yaptığını sorunca Leon
gülerek ve mutlu onun boyadığını söyledi. “Ama ben bunu temizleyemiyorum”
dediğimde elini bir ıslak mendil aldı ve “ben temizlerim” dedi. Birlikte o
yeşil çizgileri silmeyi çalıştık. Neyse, durum şimdilik idare eder. Metalda pek
görünmüyorlar, duvarı zaten boyayacağım. Priz işte artık hafif bir yeşil
tonunda…
Pazar sabahı biz aşağıya indiğimizde Leon üstünü değiştirip gelecekti.
Ama gelmedi. Eşim kahvaltıyı hazırlıyordu ve ben yerleri süpürüyordum. Çocuk
sandalyesini ters çevirip bağıra bağıra hızlı araba yarışı oynamayan bir velet ortalıkta
olmayınca “ne kadar huzurlu bir sabah” demeyip aslında şüphelenmem gerekirdi.
Ama merak etmedim… Ya trenlerle oynuyor ya da yatağında oturup kitap okuyordur
dedim kendi kendime. Çünkü yukarıda sabahleyin genelde bunları yapıyor.
Yukarıya çıktığımda ortalık sessiz olduğunu tabi ki hemen
fark ettim. Demek trenle oynamıyordu. Yoksa “çuffffff çuuufffffff dikaaaaat,
kaza! Edward, Thomas raylardan düştü, yardıma koş!” gibilerinden sözler duymam
gerekirdi. Kitap mı okuyordu… Ne kitap
okuması! Geldiğimi duyunca sallanan sandalyenin arkasına saklanmış. “Neden
aşağıya gelmiyorsun canım?” daha ona sorarken üst üste iki kışlık kazak giydiği
gözüme çarptı. “Bunlar sana biraz büyük, değil mi? Ancak seneye giyersin.”diye
söylüyordum Leon o tipik gülümsemesini sergiledi. Bunun ötesinde bir şey
yapmıştı…
Bana gülümseyip “daha çok giydim” dedi. İlk başta anlamadım ne kast
ettiğini. Ancak o iki kazak çıkarttıktan sonra bir kısa kollu tişört, bir uzun
kollu tişört ve bir kısa kollu tişört daha Leon’un üstünden çıkarttıktan sonra
ne demek istediğini anlamış oldum. “Atlet giydin mi bari?” diye sordum çünkü bu
durumda son tişörtünü çıkartmayıp üstünde kalabilirdi. “Hayır” diye sırıtıp
“külot da giymedim” diye devam etti. Parmağıyla artık dolabın üstünde duran gece
giydiği külodu işaret ediyordu. Yani, onu çıkartmıştı demek. Tabi ki… Niye
kolay olsun ki? Yine de gerçekten külot giymediğini görmek için eşofman altını
çektim. Ancak külot değil başka pantolon gördüm ve başka pantolon ve başka ve
başka ve başka… Toplam 6 eşofman altı giymişti! Gülmeye başladım. Oğlumun tek
başına giyinebildiği fazlasıyla kanıtlamıştı. Leon gülümseyerek bana baktı ve
dedi ki “Daha çok giydim demedim mi sana
Mama?”
Leon sabah sabah beni kırdın geçirdin kahkahadan:) Allah da seni güldürsün tatlı kuzu:)
YanıtlaSil:))) çok tatlı maaşallah
YanıtlaSilBeni de akşam akşam güldürdün Leon :) fırlama ya zeka küpü maşallah :)
YanıtlaSil'Şeyda Tüylüoğlu'