Leon Oma’sını çok seviyor. Hem de çok! Ne yaparsa yapsın onu
sevmekten asla vazgeçmiyor. Leon’un tam 18,5 katında yani 74 yaşındaki
anneannesiyle anlaşmak bazen çok zor olsa da.
Anneanne ve dede burada olduğu sürece Leon her sabah kalkıp sessizce
giyindi. Hep de Oma’sının ona getirdiği tişörtleri giydi. Arkasından benden Oma’sının
yanına gitmek için izin aldı. Ben tabi ki daha uyuyordum. Ne kalktığını ne
giyindiğini duydum, benim her sabah evi yıkacak kadar gürültü yapan oğlum o
kadar sessiz olabildi!
Çocukların sevgilerinin ne kadar saf ve derin olduğunu
düşünüyordum her sabah. Çünkü biraz da içim acıdı. Benden başka birini şartsız
koşulsuz sevdiği için değil tabi ki. Sakın öyle düşünme. Leon’un çabasını
görünce üzüldüm. Çünkü Oma’sıyla anlaşmak bazen oldukça güç oldu. Gündelik
hayatımızda hiç sorun yaşamadığımız durumlarda Oma’sıyla kavga ettiler.
Örneğin, ben neredeyse bir yıldır her sabah Leon ve Luka ile birlikte tren yolu
kuruyorum. Belli bir akışımız var ve kavga edilmiyor. Ancak anneanne bu akışı
bilmediği için, bilse de yapmayacağı için tren yolu kurmak faciaya dönüştü
mesela.
Leon ilgisini çekmek için Luka’yı kızdırıyor. Bunu anlamayan
anneanne tabi ki Leon’a kızıyor, “seninle bugün bir daha oynamam” deyip Luka’ya
daha fazla ilgi gösteriyor. 4 yaşındaki bir çocuk için bence biraz fazla sert
bir davranış. Ama yapabilecek bir şeyim de yok. Anlatmaya çalıştım, ama nafile.
Bazı konularda o yaştaki bir insan muhafazakar düşünüyor. O beni büyüttüğünde
çocuk psikolojisi diye bir şey bilinmiyordu, dolayısıyla maalesef de buna
inanmıyor.
Leon ise bu hiç alışık olmadığı tepkilerle başa çıkmaya
çalıştı. Fırsat buldukça ona olup biteni izah etmeye çalıştım. İçim ne zaman
gidiyor peki? Leon, Luka için bir günde 4 kere hakkı olandan vazgeçip Luka’yı
mutlu etmek için bir şey yaptığında resmen içim gitti. Örneğin, son parça salam
Leon almış ve Luka “bende istiyorum” diye ağlayınca Leon salamı Luka’yla paylaştı.
Ya da arabada anneannenin yanında oturma sırası Leon’dayken Luka öyle bir ağladı
ki Leon sırasını Luka’ya verdi. Büyük bir abi gibi davrandı, ilgi takdir
toplamaya çalışıyor ama nafile. Benden başka bunu görüp takdir eden olmadı
maalesef. Dile getirdiğimde yine de Leon’u takdir eden sadece eşim oldu.
Anneanne için böyle şeyler normal herhalde.
Leon’u çok mu koruyorum acaba diye düşünüyorum? Anneannesine
göre çok şımartmışım. Al şimdi, çocuğa olup biteni izah ettiğimiz, birçok işi
kendisinin yapmasına izin verdiğimiz ve ceza yöntemine inanmadığımız için onu şımartmış
olduk. Neyse… Yine de kendime sordum,
Leon’u çok mu koruyorum, onu acaba haklı çıkartmaya çalışıyor muyum diye. Ama
içimde bu yöne en ufak ipucu bulamıyorum. Gerçi öyle yapıyor olsaydım bunu fark
edebilir miydim? Bana, Leon’un kötü hissettiğinde ve üzüldüğünde yanına gidip
oyun oynayarak onu teselli etmek kaldı. Ama biliyorum ki, anneannesi gözüyle bu
onu şımartmaktır. Yukarıya tükürsen bıyık, aşağıya tükürsen sakal herhalde
oldukça yerinde bir deyim…
Ne kadar takmamaya çalıştıysam da bu beni çok strese soktu.
Tahmin ediyorum ki, böyle benzer durumları herhalde her anne bilir. Bir şey
demesen yanlış, desen de. Konuyu konuşsan sadece kavgayla bitecek, çünkü
karşındaki insan söz konusu olan konunun bir konu olduğunu anlamıyor ki. Nasıl
anlatsan da eleştirildiğini düşünüp sinirlenir ve eninde sonunda bir şey
değişmeyecek.
Kaşıntılarım bana tekrar merhaba dediğine şaşırmadım. Üçüncü
günde yüzüm kaşınmaya başladı. Eskiden boynum da kaşınıyordu ama o “taşındı”, dördüncü
günde el bileklerim kaşınmaya başladı. Özellikle akşamları öyle bir kaşıyorlardı
ki kanayana dek tırnaklarımı geçirebilirdim. Sabır, sabır, sabır… Cumartesi
günü yolcu ettik anneanne ve dedeyi. Kaşıntılarım da onlarla birlikte uçtu…
Ahh ahh sizi anlıyorum.. Benim bıdık konusunda en zorlandığım şey diğer yakınların tutumu... ama bunu her anne yaşıyor sanıyorum kaçınılmaz...
YanıtlaSilDeğil mi, her anne yaşıyor bunu... :( Günler boyunca herkesi idare etmek beni öyle yoruyor ki kendime gelene kadar bir hafta geçiyor...
Sil