Niyetlerimiz çok iyiydi. Leon dünyaya geldiğinde. Şekerli, tatlı ve
çikolatalı olan her şey olabildiğince geç hayatına sokacaktık. Tüm bu güzel
planlarımızda sabotaja uğrayınca dış dünyaya yenik düştük...
Ne kadar az şeker, o kadar iyi demiştik. Ayrıca bilmediği bir şey için
markette kriz yaşamayız, değil mi? Nerede bu güzel niyetlerimiz? Galiba biraz
saftık, bir yaşındaki bir çocuğa şeker getirmezler diye düşünürken. Çünkü annelerimiz
çantalarından lolipop ve jelibon çıkartırken tamamen hazırlıksızdık. Böyle bir şey
hiç beklememiştik. Bize sorulmadı da (anlayacağın, Türk babaanne ve Alman
anneanne arasında fark yok bu konuda), bir anda onların verdiği şeye çok
sevinen oğlumuzu gördük.
Sonra alışveriş yaparken hiç beklenmedik yerlerde şekerli hediyeler verildi.
Akrabalarımız, çocuklu bazı tanıdıklarımız, bakkal, fırıncı, nalbur hatta
lokantada yemek yerken yan masamızdakiler bile tatlı hediyeler verdi. Bu
şekilde biz istemediysek de Leon ve sonra Luka da lolipop, jelibon, bonbon,
sakız, gofret ve çikolatayla tanıştı. Hepsinin ortak bir noktası vardı, bize
danışmadılar, bize sormadılar, bizden izin almadılar çocuklarımıza şeker
verirken.
Bir konuda karar vermemiz gerekiyordu. Ya verilen hediye çocuklarımızın elinden
alıp anlayabileceği bir neden göstermeden tatlıya el koyacaktık ya da bu
sorunla başka şekilde başa çıkacaktık. Ne çocuklarımızı ne de iyi niyetle
hediye verenleri üzmek istemiyorduk. Bu nedenle ilk hediyeye izin verip
arkasından veren kişiyle konuşmaya çalıştık. Sonra oğullarımızla bir kurala
karar verdik. Her gün bir miktara izin var. İstedikleri tatlı gıdayı
seçebilirler. Dışarıda hediye verildiğinde isterlerse yiyebilirler, ama o günkü
miktardan düşürülüyor. Eğer yemişlerse, hediyeyi ertesi güne saklıyorlar. Tabi
ki iki şartımız oldu; izin dengeli yemek yedikleri sürece sürüyor ve dişleri
fırçaladıktan hemen sonra yenmeyecek. Tercihimiz tabi ki dişleri fırçalamadan
önce. Bugüne kadar miktar konusunda ve marketlerde üç dört kerenin dışında
sorun yaşamadık. Hatta dişçi haftada bir kere yiyebilirsin dedikten sonra Leon
şeker miktarını kendi kendine azaltmıştı. Zaten dişçini "sabah, öğlen sen,
akşam annen fırçalayacak" öğüdüne de dikkat ediyor. Benim hedefim, Luka da
kendi dişleri aşağı yukarıya fırçalayabildikten sonra tatlıdan sonra dişleri
fırçalamalarını şart koşmak...
Benim de iki oğlum var. Biri 3 diğeri 1,5 yaşında. Ben çocuklarıma istemediğim şeyleri vermek isteyen olduğunda hemen müdahale ediyorum ve çocuklarıma bu gibi şeyleri vermediğimi, zaten onların da yemediklerini söylüyorum. Ben de zaten şekerli veya paketli ürünleri hemen hemen hiç tüketmiyorum. 3,5 yaşında olan oğluma şekerli ve paketli gıdaların bize zararlı olduğunu, benim hiç yemediğimi söylüyorum. Reklamları görüp de istediğinde, reklamların bizi o ürünleri almaya teşvik etmek üzere yanıltıcı bilgiler verdiğini, aslında reklamda gösterilen gıdaların zararlı olduğunu, bunlara inanmamak gerektiğini söylüyorum. Ve çok ilginç ama anlıyor ve bana hak veriyor. Şu ana kadar o güzel birşey değil, yemesen daha iyi olur dediğim hemen hemen hiçbir şeyi yemedi. Küçük nasıl olur bilemiyorum tabi şimdiden..:)
YanıtlaSilen korktuğum meselelerden biri bu... çevremdeki akrabalarımızın çoğu bu konuda beni çok sinrilendiriyorlar.. benimle dalga geçiyorlar.. bazen inat yapıyrolar hatta.. kubi daha 1.5 bile değil.. koruyabildiğim kadar korumak istiyorum.. ama zor biliyorum.
YanıtlaSildoktor muayenehanelerinde bile bu durumla karşılaşmakta bambaşka bir handikap..ılgın şeker yemiyor, diyip elinden almaktan başka bir şey gelmiyor elimden.. Şekeri veren tarafın bu tepkime üzülmesinden çok duruma farklı bir bakış açısı getirme olasılığını önemseyerekde rahatlatıyorum kendimi:)
YanıtlaSil