Dostun daha önce nöbet geçirdiyse, yazımızı heyecanlı
heyecanlı okumak isteyeceksin, biliyorum. Zamanında, benim Aloş’um da bir kere
nöbet geçirmişti ve neler hissettiğimi hala çok iyi hatırlıyorum. Bu yüzden,
yazımda bir şeyin altını çizmek istiyorum. Yazımızda, kriz geçirmiş olan bir
kedi ya da köpeğe sahip olan okuyucularımıza bilgi vermeyi amaçlıyoruz. Epilepsi,
teşhisi kolay konulan bir hastalık değildir. Yani, yazım bir veteriner hekimin
teşhisi ve tedavisi değildir. Ancak, dostlarında epilepsiden şüphelenen
okuyucularımızın, bu yazımla dostlarında bulunması mümkün olan hastalık
hakkında daha fazla bilgi edinmelerini sağlamak ve en yakın zamanda, bir
veteriner hekime başvurmalarını teşvik etmek istiyorum. Çünkü bir nöbetin
altında, epilepsiden başka çok daha farklı hastalıklar yatabilir.
Epilepsi Nedir?
İlk başta, epilepsi ve nöbet arasındaki farkı iyi anlamak
gerekir. Nöbetler, bir hastalığın semptomlarıdır. Nöbet, beynin “celebrum”
denen bölümdeki nöronların koordinasyonsuz ateşlenmesidir. Nöronların anormal
çalışmasının nedeni, henüz bilinmiyor fakat hayvanlarda da insanlardaki gibi
çalıştığı biliniyor. Tahminlere göre; “nörotransmiter” denen belli maddeler,
düzgün kimyasal dengede bulunmadığı için sinirler normal davranmıyor.
Nöbetlere neden olabilen en yaygın etken ve hastalıklar;
düşük kan şekeri, düşük kan oksijeni, böbrek ve karaciğer hastalıkları, enfeksiyonlar,
tümörler, zehirlenmeler, beyin zararları, bazı ilaçlar ve epilepsidir. İnanın,
bu liste aslında inanılmaz uzundur. Üstelik, dostlarımızda görülen nöbetlerin
çoğu, epilepsiden başka bir hastalıktan kaynaklanmaktadır. Nöbete sebep olan
tüm hastalıklar, genelde kolayca tedavi edilebilir. Epilepsi testi olmadığı
için, en doğrusu, tekrarlanan bir nöbetin nedeninin tespit edilemediği
durumlarda, buna epilepsi adını vermek olur.
Epilepsi iki şekle ayrılıyor; vücudun sadece belli bir
bölümünü etkileyen bölümsel nöbetler ve vücudu tamamen etkileyen nöbetler.
Vücudu tamamen etkileyen nöbetler de ikiye ayrılır; “grand mal” denen büyük
nöbetler; dostlarımızın yere düşmesi ve orada kontrolsüz kasılmaları ile tarif
edilebilir. Dostlarımız bu sırada bilincini yitirir, aşırı salya üretir, dışkı
ve idrar bırakabilir. “Petit mal” denen küçük nöbetler ise kasılmalar içermez,
ancak, dostlarımız bu nöbetlerde de bilincini kaybeder. Petit maller, sanki
dostumuz bir anda yere çökmüş gibi bir izlenim yaratır.
Epilepsinin nedenine göre, hastalığın klasifikasyonu üçe
ayrılır; idiopatik epilepsi, nedeni bilinmeyen bir epilepsidir, semptomatik
epilepsinin nedeni, merkezi sinir sistemindeki bir sorundur ve kriptojenik
epilepsi ise nedeni bilinmeyen ama semptomatik olduğu tahmin edilen durumlarda
söz konusu olur.
Teşhis Nasıl Konulur?
Dostlarımızın yaşadıkları nöbetlere sebep olabilen hastalık
sayısı çok olduğu için, belli semptomları veya test sonuçları doğrultusunda
teşhis koymak, maalesef mümkün değildir. Tam tersi söz konusudur; ancak nöbete
neden olabilen tüm diğer hastalıkların, dostunuzun nöbetlerine sebep
olmadığından emin olunduktan sonra, epilepsi teşhisi konulabilir. Yani,
epilepsi ancak ihraç yöntemi ile tespit edilebilir diyebiliriz.
İhracın hızlı ve en doğru şekilde yapılabilmesi için,
veteriner hekiminizin nöbetin ayrıntılı bir tarifine ihtiyacı vardır. Neticede,
veterineriniz büyük ihtimalle dostunuzun nöbetine şahit olmayacaktır. Bunun
için, çok detaylı ve doğru bilgiye ihtiyaç duyar.
Dostunuz nöbet geçirirken, ona sadece tek bir şekilde
yardımcı olabilirsiniz. Bunu da onu tutarak veya dokunarak yapamazsınız. Tam
aksine, ondan uzak kalın ve veteriner hekiminiz için gerekli bilgileri
toplamaya çalışın. Solunum şekli, vücut parçalarının hareketleri, göz hareketleri,
salya üretimi, kas hareketleri ve tabi ki, nöbetin uzunluğu başta gelen önemli
bilgileri oluşturur. Nöbet sona erdiğinde ve dostunuz kendine geldiğinde, sizin
yanında olmanızdan çok mutlu olacaktır.
Nöbetin nedenini tespit edilebilmesi için, veteriner
hekiminizin bir takım testler yapması şarttır. Baştan söyleyelim, bu ucuz
olmayacaktır. Çünkü testlerin başında, büyük kan sayımı, biyokimyasal profili,
idrar değerleri ve toksoplazmosis, FeLV ve FIV gibi test edilebilen
hastalıkların tespiti gelmektedir. Eğer bu testler, herhangi bir teşhisi mümkün
kılmıyorsa, dostunuzun ilaveten röntgen ya da MR uygulamasına girmesi ve bu
şekilde, bir tümörün olup olmadığının tespiti gerekli olacaktır. Hala bir
hastalık tespit edilmediyse, bir takım nörolojik testlerin yapılması mümkündür.
Tüm bu geniş testlerle nöbete sebep olan herhangi bir hastalığın teşhisi halen
konulamadıysa, dostunuzun epilepsi olma ihtimali yükselir.
Yani şöyle de diyebiliriz: yolun başında, dostunuzun
epilepsi hastalığı olma ihtimali çok düşük. Ancak “test yolu”nda, nöbete neden
olacak başka bir hastalığın teşhisi olmaksızın ne kadar ilerlemişseniz,
dostunuzun epilepsi olma ihtimali de o kadar yüksektir. Yolun sonunda, herhangi
bir hastalık tespit edilmediyse, ancak o zaman epilepsi teşhisi
konulabilir.
Epilepsi Tehlikeli
mi?
Epilepsi, genelde 6 aylık ile 5 yaş arasında görülmekle
birlikte, en çok 2-3 yaşındaki dostlarımızda ortaya çıkar. Epilepsi tüm
ırklarda ve melezlerde görülebilmektedir. Ailevi olabildiği için, epilepsili
dostlarımızı çiftleştirmemek önemli bir önlemdir.
Dostunuz şimdi bir nöbet geçirdiyse, bütün testleri
yaptırdıysanız, bir hastalık tespit edilmediyse ve dostunuza, artık epilepsi
teşhisi konulduysa çok fazla endişelenmeyin. Epilepsi, hayatı tehdit eden bir
hastalık değildir. Nöbetine şahit olmadığımız bir dostumuzun epilepsili
olduğununu farkına varmayabiliriz bile!
Nöbetler, genelde belli aralıklarda yaşanır ve dostunuzun sağlığını tehdit etmez. O, bu hastalıkla rahatça normal bir yaşantı sürebilir. Ancak, 24 saat içinde birden fazla nöbet yaşanıyorsa durum değişir ve tedavi artık gerekli hale gelir. Aynısı, birkaç nöbetin aralıksız yaşandığı durumlar için de geçerlidir. Çünkü “Status Epilepticus” denen bu durum hayati tehlike oluşturur.
Nasıl Tedavi Edilir?
Epilepsiyi ortadan kaldıran, yani tamamen iyileştiren bir
tedavi yoktur. Tedavinin amacı, sadece nöbetlerin sıklığını ve şiddetini
azaltmaktır. Bu nedenle, nöbetler belli bir şiddet veya sıklığa ulaşmadan
tedaviye başlanmaz. Bu nedenle, dostunuzun yaşadığı nöbetlerin şekilleri ve
sıklığını iyi bilip, veteriner hekiminize anlatmanız çok önemlidir. Tedaviye, ancak
doğru ve detaylı bilgi doğrultusunda karar verilebilir.
Epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar, insan tedavisine
benzer ve oral yolla, yani ağızdan verilir. Kullanılan bütün ilaçların avantaj
ve dezavantajlarını kıyasladıktan sonra en sık kullanılan ilaçlar; kedide
phenobarbital, köpeklerde ise phenobarbital ve bromide’dir. Bu ilaçlar her gün
verilmelidir. Günlük dozların düzenli olarak verilmesi son derece önemlidir.
İlaçları, sadece bir gün unutmak veya kesmek, ağır nöbetlere neden olabilir.
Dostunuzun yaşadığı nöbetler artık belli bir şiddete veya
sıklığa ulaşmış ve tedaviye başlanmışsa, dostunuzun hızla daha iyiye gitmesi
mümkündür. Çünkü ağır epilepsi vakalarının tedavisi, genelde son derece
başarılıdır. Araştırmalara göre; tedavi gören köpeklerin %50’si tedavi
sayesinde daha az ve daha hafif nöbet geçirirken, %30-40 artık hiç nöbet
geçirmiyor. Kedilerde ise bu oranlar %20 ve %60’tır.
Verilen ilacın tedavi başlangıcında ayarlanması gerekir. Bunun için, birkaç haftalık bir periyotta her gün aynı doz verilir. Hastanın nöbetleri azatlığında veya ağırlaştığında ise verilen ilaç miktarının yeniden ayarlanması gerekir. Bu tür ilaçların karaciğere yan etkileri olduğu için, ilaç tedavisinden önce ve sırasında, arada bir ilgili değerleri kontrol etmekte fayda var.
Tedavi Edilmeli mi?
24 saat içinde tekrarlanan nöbetler ve çok uzun süren ya da
aralıksız, arka arkaya yaşanan nöbetler söz konusu olmadıkça bir tedavi şart
değildir. Ayrıca, epilepsi kendini yok etmeye meyilli olan bir hastalıktır,
yani hafif bir epilepsinin bir anda ortadan kaybolma şansı da vardır. Üstelik, tedaviye
başlayıp sonra kesme gibi bir seçenek olmadığı için, tedaviye çok iyi karar
verilmesi gerekmektedir. Çünkü epilepsi tedavisi zaman isteyen, genelde ömür
boyu devam eden ve masraflı bir tedavidir. Her gün vermeniz gereken ilaçların
yanı sıra, ilaç miktarının doğru zamanda, doğru şekilde ayarlanması için bir günlük
tutmanız gerekecektir.
Nöbeti Önceden Bilmek
Mümkün mü?
Kısmen, evet. Dostunuzun nöbeti üç bölümden oluşur. Nöbeti
geçirdiği anda heyecanlanıp kusabilir, daire çizebilir ve yere çöküp kasılırken
salya, idrar ve dışkı bırakabilir. Nöbetten sonra ise yavaş yavaş veya hızla
kendine gelecektir. İlk başta, yön duyusu pek iyi çalışmayacak ve belki de
belli bir süre için etrafını görmeyecektir. Ama bu, genelde birkaç dakika
içinde düzelir. Sizin için en önemli bölüm, nöbetten önceki dönem olacaktır.
Çünkü dostlarımızın çoğunun, aşırı heyecanlandıklarında nöbet geçirdikleri
biliniyor. Örneğin; oyun sırasında, sevdiği bir kişi eve döndüğünde veya
veteriner hekim ziyaretinin ardında. O zaman, dostunuz genelde huzursuz olup,
ilgi ister ya da saklanır, salya bırakır ve belki de ağlar. Yani, epilepsi
teşhisi konulmuş dostunuzun heyecanlanmamasına dikkat etmenize rağmen, nöbet
yaşanıyorsa detaylı bir nöbet defteri tutmanız, genelde yeterli olacaktır. Bu
şekilde en azından nöbetleri geriye dönüp inceleyebilir ve tedaviye ne zaman
başlamanız gerektiğini bilebilirsiniz.
Zoolistan dergisi, Kasım 2005
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder