Babaannelerimizle bir haftanın ardından bir hafta Alman
dostumuzla geçti. Çok çok güzel bir haftaydı üstelik. Türkiye’de bulamadığım ya
da çok pahalı olan tren seti parçalarını önceden kendisine bildirmiştim. Dostumuz sağolsun, onları sipariş edip
çocuklara hediye getirmişti. Artık, pille hareket eden sesli yeni iki
lokomotif, esnek raylar, ilave köprü ayakları ve dörtlü hareketli makasımız
var! Leon ve Luka kadar ben de sevindim, çünkü tren raylarını kurmak evimizde
neredeyse her gün yapılan bir iş. Ve kendimizi her gün aşıyoruz…
Dostumuzun ziyareti Almanya’nın karnaval şenliğine denk
geldiği için bizde karnaval düzenledik, Luka ve Leon’a kıyafet giydirdik makyaj
yaptık. Süper bir eğlenceliydi!
Bir akşam Zando’muz kaçtı (önce koltuğa kokusunu bıraktıktan
sonra). Kaçmadan rahat edemiyor zaten. Tam o saatte aslında yatacaktık ve tabi
ki onu beklemek zorunda kaldık. Çünkü onu karanlıkta aramak olanaksız! Simsiyah
bir köpeği aydınlatma olmayan bir yerde görmek mümkün değil. Yanından geçersin
ama onu fark etmezsin.
Tatil bitmişti ve Leon yine anaokuluna gidiyordu. Ancak 2
gün sürdü ve hastalık kaptı. Gece ateşlendi ve ertesi gün anaokuluna gidince
çocukların yarısı hasta diye gelmemişti. Tabi ki bir gün sonra Luka da
ateşlendi. Ancak 24 saat ateşten başka hiçbir rahatsızlık olmadı. Yani kolay
atlattık bu seferki hastalığı.
Bu hafta genelde çok rahat geçti. Çünkü sabahları çocuklar
arkadaşımızın yanına gidip onunla oyun oynamak istediler. O da sağ olsun onları
kırmadı ve her sabah onları yatağına aldı, sonra da kahvaltıdan önce onlarla
uzunca oyun oynadı. Aslında bütün gün onlarla oyun oynadı… Gidişi ona göre
yaslı oldu. Dün öğlen arkadaşımı uğurladığımızda Luka’nın gözlerinden yaş
akıyordu. “Gitmesiiin, gitmesiiiiiiiin” diye ikisi de ağlıyordu. Dün bütün gün keyifsiz
ve mızmız dolaştılar… ehhh, keyifleri yerine gelsin diye bugün Almanca oyun
arkadaşımız buradaydı! Önümüzdeki hafta bizim için yine normal hayat
başlıyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder