Köpeğinizin ayak ucunuzda mışıl mışıl uyurken, aniden bacağını kıpırdatması ya da
patilerinin seğirmesi size tanıdık gelebilir. Acaba rüya mı görüyor? Yoksa,
böyle bir şeye ihtimal verebildiğiniz için siz mi rüyadasınız? Günaydın, haydi
kendinize bir kahve, sevimli dostunuza da bir kap mama hazırlayın! Tabi ki, rüya
görüyor neden olmasın ki?
Hiç kimse, henüz rüyaların tam işlevini çözebilmiş değil. Ama şu da bir gerçek
ki; rüya görmek, beynimizde bilgilerin depolanması ve belleğin gücü konularında
oldukça faydalı. Hayvanlar da düşünebilen ve hatıraları olan yaratıklardır. Onların
beyinlerindeki, hatıraların toplandığı bilgi bankasının da tıpkı insanların
beyninde olduğu gibi dinlenmeye, yeniden organize olmaya ihtiyacı vardır.
Uyudukları
esnada hayvanlarda yapılan elektroensefalograf (EEG) ölçümleri,
bazı hayvanların gerçekten de rüya görebildikleri görüşünü desteklemektedir. Yüz elliden fazla memeli türünün uykuları üzerinde yapılan araştırmalar
sonucunda, yunuslar hariç, memeli hayvanların büyük
bir kısmının rüya gördüğü gözlemlenmiştir. Köpekler ve insanlar, bazı
araştırmacıların iddia ettikleri gibi, birbirlerinden çok da farklı özelliklere
sahip değildir. Bir grup araştırmacı, 2 tür arasındaki farklılıkları
araştırırken, aslında köpek ve insanların birbirlerine ne kadar çok
benzediklerini keşfetmiştir. Köpekler ve insanlar, genetik ve fiziksel olarak
%95 oranında birbirlerine benzer. Ayrıca, yine yapılan araştırmalarda farelerin
uyku aşamalarının ve uyuduklarında meydana getirdikleri beyinsel aktivitelerin,
insanlara oldukça fazla benzediği ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda, bizimle benzer
uyku aşamaları gösteren, REM şeklinde adlandırılan derin uyku aşamasını
yaşadıkları kaydedilen hayvanların, rüya gördüklerine şüphe yok.
Uykunun
en derini…
İnsanlar gibi, memeli hayvanların çoğunda da 2 çeşit uyku aşaması vardır. REM devresi ve SWS devresi. Bir köpek uykuya ilk daldığı zaman SWS evresindedir, yani beyin dalgalarının yavaş olduğu uyku evresinde. Buna zihnin uykusu da denir. Bu evrede, zihinsel faaliyetler yavaşlar ve yumuşak bir halde seyreder. Ama kaslar ve vücut, tam anlamıyla henüz serbest değildir.
Ondan
bir sonraki aşama, REM aşamasıdır. Yani, hızlı göz hareketleri aşaması. Bu
aşamaya vücudun uykusu da denilebilir. Bu aşamada vücut tamamıyla serbest bir
haldedir, kaslar tamamen kendilerini salmış durumdadırlar. Vücut tamamen
rahatlamış ve kendini bırakmış bir haldeyken, gözler ani ve hızlı hareketlerle kıpırdamaktadır. “Rüya evresi” olarak bilinen REM evresi, memeli canlıların
yanı sıra, bazı kuş türlerinde de gözlemlenmiştir. Hatta, memeliler arasında
yalnızca gagalı kirpinin, yani “ekidna”nın REM uykusuna girmediği, diğer tüm memeli hayvanların REM
uykusu yaşadıkları görülmüştür. Sürüngenlerde bir REM evresinin bulunmayışı, hem
onların rüya görmediklerinin bir göstergesi olabilir, hem de REM uykusunun
sabit vücut sıcaklığıyla (sıcak kanlılıkla) birlikte gelişmiş olduğunu
düşündürebilir.
SWS evresinde, beyin dalgaları yavaş, dalgalı bir biçimde ve yüksek titreşimler
halindedir, tıpkı hafif anestezi altındaki bir insan ya da hayvanda olduğu
gibi. Bu aşamada, sevimli dostunuz oldukça sakin ve dinleniyor gibi görünür. Bu
aşamada, hayvanlar da insanlar gibi kolay uyanır, çevreden gelen herhangi bir
etki uykularını kolayca bölebilir. Aslında bu aşama, kasların tamamen gevşediği
REM aşamasına bir geçiş aşamasıdır.
REM aşamasında ise tam tersi bir biçimde, beyin dalgaları şiddetli ve düzensiz
bir şekildedir, tıpkı uyanık olduğumuzdaki gibi. Köpekler, tıpkı insanlar gibi
bu uyku aşamasında yapılan incelemelerde, yüksek beyinsel aktiviteler
gerçekleştirmektedir. Eğer, kedi ya da köpek
besliyorsanız; sevimli dostunuzda uyku esnasında gözlerinde, bıyıklarında,
patilerinde ya da ağzında, rüya gördüğünü gösteren devinimleri
gözleyebilirsiniz. Dostlarımızın rüyalarında koştuklarını
varsaydığımızda; bacaklarını kıpırdatabilir, heyecanlandıklarında havlayıp,
inleyebilirler.
Uykularının REM aşaması, sevimli dostlarımızın en zor uyandıkları ve tüm
vücutlarının bütünüyle dinlendiği aşamadır. Bu derin fiziksel uyku aşamasında,
sevimli dostlarımızın gözleri kıpırdar ve beyin dalgaları en yüksek seviyeye
ulaşır. İnsanlar, tam bu aşamada uyandırıldıklarında rüya görüyor olduklarını
ifade etmişlerdir. Büyük ihtimalle, sevimli dostlarımız da bu aşamada benzer
şekilde rüya görmektedirler, tabi ki hiçbir dostumuz konuşarak bunu ifade edememiştir.
Rüya
Tabiri Kitabın Var mı Sahip?
Massachusetts
Teknoloji Enstitüsü’nde (MIT) fareler üzerine yapılan araştırmalarda, tüm gün
deney labirentleriyle meşgul olan farelerin, gece rüyalarında da labirentler
gördükleri saptanmıştır. Bu araştırma, özetle şu şekilde yapılmıştır; labirentlerde
görevlendirilen farelerin bu görevi yerine getirirlerken, insanlarda da
yapıldığı gibi beyin dalgaları ölçülmüş ve özel
bir makineye bağlanarak, beyinlerinin aktivasyon lekeleri saptanmıştır. Daha
sonra, uyku aşamasında bu makinelere bağlanan farelerin beyin dalgaları ve
beyinlerinde oluşan lekeler, labirent görevlerindekilerle büyük benzerlik
göstermiştir. Böylelikle, farelerin günün anıları ve yaşanan olaylar gibi
konularda rüya görebildikleri saptanmıştır. Bu deneyin üzerine, olay
genişletilerek yine Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde, 2001 yılında yapılan
araştırmalar sonucunda, kedi ve köpeklerin de rüya gördüğü, üstelik insanlar
gibi, yaşadıkları ve deneyimledikleri olaylardan etkilenerek, olayların beyinde
tekrarlarını yaparak bu süreci gerçekleştirdikleri açıklanmıştır. Bilim adamları,
sevimli dostlarımızın rüya gördüklerini ispat edebilmek için, uyku sırasında
beyin dalgalarını ve fiziksel değişimleri takip eden bir yol izlemektedir. Bu
yol, aslında oldukça mantığa dayalı sonuçlar vermektedir. Çünkü insanların ve
hayvanların beyin fonksiyonlarının çalışma şeklinin birbirine oldukça benzediği
ortaya çıkmıştır.
Çok Güzel
Bir Rüya Görüyordum!
Hayvanlar,
uyku biyoritimlerini ayarlayabilmektedirler. Örneğin, tüm ev halkı uyuduğunda
canı sıkılan ve bir gece avcısı olan minik kediniz, radikal bir kararla
hayatını değiştirebilir. O da artık sizinle geceleri mışıl mışıl uyuyacak,
yapacağı yaramazlıkları ev halkının da aktif olduğu, gündüzlere saklayacaktır.
Kedilerin gece canları sıkıldığında tipik olarak yaptıkları davranışlardan biri;
uyuyan sahiplerinin yüzüne yaklaşıp koklamak ve dokunmaktır. Eğer, bu davranışa
herhangi bir tepki verir ya da daha kötüsü uyanıp onu severseniz, artık her
gece bunu yaşamaya mahkum olacaksınız demektir. Minik pisipisiniz, bu davranışı
öğrenecek ve uyku düzenini size göre ayarlamaktansa, keşfettiği bu yeni oyunu
sizinle oynayarak gece kendini eğlendirmeyi tercih edecektir. Yine yapılan bir
araştırmaya göre; genç hayvanların yaşlılardan daha sık
rüya gördükleri saptanmıştır. Yetişkin köpekler, uyku zamanlarının
%10-12’sini REM evresinde geçirirken, yavru köpeklerde bu zamanın çok daha
fazla olduğu gözlemlenmiştir. Hiç şüphe yok ki, bir sürü yeni şey öğrenen sevimli
yavrucukların beyinlerinin, bu bilgileri sindirebilmek adına daha çok
dinlenmeye ihtiyacı vardır.
Uyku
ve esneme hareketi, stres söz konusu olduğunda birbirine bağlı olarak gelişen
durumlardır. Hayvanlar, istemedikleri bir şey onlara yaptırıldığında ya da
stres altına girdikleri durumlarda, tıpkı insanlar gibi bu durumdan uyuyarak
kaçınmak ister ve esnemeye başlarlar. Dikkat çekici nokta ise insanların da
benzer durumlarda, benzer tepkiler göstermeleridir.
Artık sevimli dostunuzu uyuduğu esnada, koşarmış gibi
hareketler yaparken ya da heyecanlanıp mırıldanırken görürseniz, rahatlıkla bir
tavşanın peşinden maceralardan maceralara koştuğunu ya da karşı penceredeki
erkek sarmanla flört ettiğini düşünebilirsiniz. Unutmamanız gereken önemli bir
şey ise uyurken, kötü bir rüya gördüğü hissine kapıldığınız kedi veya
köpeğinizi (özellikle köpekler için geçerli) uyandırmamanız gerektiğidir. Böyle
bir durumda, sevimli dostunuz rüya ve gerçekliği ayırt edemeyebilir ve size
güzel bir diş hatırası bırakabilir. Mırıltılarla dolu, huzurlu bir uyku sizinle
ve sevimli dostunuzla olsun…
Zoolistan dergisi, Kasım 2005
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder