8.02.2013

Dostlarımızda ağrı duyusu

Ağrı nasıl oluşur?
Ağrı kendini nasıl gösterir?
Ağrı nasıl yok edilir?

Çoğu zaman evcil dostlarımızın davranışlarını kendimizinkine benzetmeye çalışırız. Bu, insanların yıllardır yaptıkları bir şeydir. Dilimizi konuşamadıkları için, hislerini bizim gibi ifade ettikleri düşünülüyordu. Dolayısıyla da bizden daha az ağrı duydukları… Çünkü ağrı ifade eden hareketlerde bizim kadar fazla bulunmazlar. Ancak, bu düşünce tamamen yanlıştır. Evcil dostlarımızın ağrı duyusunun anatomik ve nörofizyolojik özellikleri, bizimkilere o kadar benzer ki, aynı şekilde ağrı duyarlar. Sadece, bunu farklı bir şekilde gösterirler.
Ağrı Nedir?

Ağrı duyusu, biyolojik bir koruma ve refleksleri tetikleyen bir tür erken uyarı sistemidir. Çünkü beyin, bir dokunuşun hoş bir okşama mı yoksa sert bir darbe mi olduğunu bilmek zorundadır. Bu tespit için de dokunuş anında, oldukça kapsamlı bir sistem devreye girer.
Bu sistemin başında periferal, yani çevresel sinir sisteminin ağrı reseptörleri vardır. Bu reseptörler aslında sensöriyel, yani his sinirlerinin duyuları alan uçlarıdır ve omuriliğe kadar uzanırlar. Neredeyse tüm dokularda mevcutturlar ama en fazla cilt, kornea ve diş pulpasında bulunmaktadırlar. Örneğin; kornea, ciltten 600 kat fazla ağrı reseptörüne sahiptir. Bazı organlarda ise neredeyse hiç ağrı reseptörü bulunmaz. Fakat beyin ve kemikler gibi bazı organlar, çok az ağrı reseptörüne sahip olmaları ya da hiç reseptörü bulunmamasına rağmen, ağrı reseptörleri olan bir zar ile çevrilidir.
Tüm ağrı reseptörleri, baskı gibi mekanik, ısı gibi termik ve asit gibi kimyasal stimuliye, yani uyarılara tepki gösterir. Bir reseptör, bir uyarı tarafından tetiklendiği anda uyarıyı elektrik sinyaline çevirip sinir elyafı ile iletir. Değişik reseptörler, farklı his seviyelerinde reaksiyon gösterdikleri gibi, vücudun içinde de vücuda has maddeler ağrı uyarılarını tetikleyebilir. Yollanan sinyal, omurilik ve beyinden oluşan merkezi sinir sistemine ulaşır. Bir ağrı reseptörünün sinir elyafı omurilikte son bulduğu için, ağrı uyarısı orada başka bir sinir hücresine, bir nörona aktarılır. His, ancak bu şekilde beyne ulaşır. Beyinde ise çok değişik işlemler gerçekleşir. Örneğin; iletilen hissin, ağrıyan mı yoksa ağrımayan mı olduğuna karar verilir. Tabi ki, bu hissin nereden geldiği de tespit edilir. Sonuçlar doğrultusunda, bilinçli reaksiyonlar meydana gelir ve solunum gibi sistemler bilinçli olarak etkilenir.
Ancak, bazı durumlarda bu tür bir kararın beyinde alınması çok fazla zaman alır. Bu durumda nöron, aldığı ağrı uyarısını omurilikte başka nöronlara aktarır. Bu nöronlardan dokulara giden sinir elyafları çıkar ve hayvanın patisini çekmesi gibi refleksleri tetikler.

Ağrı Hafızası

Tabi ki, merkezi sinir sistemi sadece ağrı uyarısını iletip algılamaz. Aynı zamanda, ağrıyı dindirmek için mekanizmaları da mevcuttur. Bu mekanizmaları dışarıdan, yani ilaçlarla etkileyebilmemiz ağrı terapisinde önemli bir rol oynar.
Evcil dostumuz aşırı ya da sürekli tekrarlanan bir ağrı duyuyorsa, bu ağrı kronikleşebilir. Çünkü sürekli olan uyarılar nedeniyle periferal ve merkezi yapıların hassasiyeti değişir. Hafif bir dokunuş bile, artık ağrı olarak algılanabilir. Ağrı hafızası oluşmuştur ve ağrı, aslında hiçbir neden yokken devam etmektedir, yani kronikleşmiştir. Kronikleşen ağrı, kasların kasılmasına neden olabilir. Bu da ağrıyı artırabilir ya da başka hastalıklara sebep olabilir.
Ağrı tedavisi, bu anlamda oldukça önemlidir. Çünkü ağrı duyusu, ağrı başlamadan önce devre dışı bırakılırsa, ağrı hafızasının oluşması mümkün değildir. Zira ağrı hafızası oluştuktan sonra onu boşaltmak ya da sadece ağrı tedavisi uygulamak bile çok daha zordur, hatta başarısızlıkla bile sonuçlanabilir. Bu nedenle ağrı oluşmadan önce ağrı terapisine başlamak önemlidir.
Ancak, kronik ağrılar her zaman patolojik değişiklik ile aynı oranda artmaz. Hastalık yavaş ilerlediği ve akut ağrıları içermediği için, tipik ağrı hareketleri genelde çok geç fark edilir.

Ağrı Kendini Nasıl Gösterir?

Memeli canlıların ağrı algılanma ve iletme sistemleri birbirine benzediği için, birçok ağrı davranışı da aynıdır. Hepsinde görülen tipik ağrı belirtileri şunlardır; kan basıncında, nefes ve kalp artışında yükselme, basık solunum, solgun mukoza, kol ve bacakların soğuk olması, göz bebeklerinin büyümesi, salya üretiminde artış…
Tüm bu ağrı belirtileri stres anında da meydana geldiği için, bir dostumuzun ağrı duyup duymadığını anlamanız, türü hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunuzla ilgilidir. Çünkü birçok evcil dost türünün ağrı semptomları birbirinden farklıdır.

Ağrı Terapisi

Ağrı, korku ve stres ile alakalı olduğu için analjeziye, yani ağrı hislerinin kaybolması için çalışmalara yaşanan stres azaltılarak başlanır. Analjezik ilaçlar, yani ağrı kesiciler değişik yerlerde, ağrı reseptörleri, omurilik ya da beyinde devreye girip ağrının iletilmesini engellerler. Artroz ve kalça displazisi gibi kronik ağrılara benzer olarak, nörolojik ve ortopedik cerrahi işlemlerden sonra da ağrıyı sırf ilaçlarla dindirmek oldukça zordur. Analjezik ilaçların yanı sıra, fizyoterapi ve akupunktur gibi tedaviler de uygulanmalıdır. Ancak bunların doğru şekilde uygulanması, son derece derin bir eğitim gerektirir.

Zoolistan dergisi Nisan 2006


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder