Leon 3 aylıkken |
Geçen gün bana bir okuyucumuz çocuklarla ve köpeklerle yaşadığımız
hayatın yoğun ama sanki kolay göründüğünü söyledi. Hiç öyle değil ama! Leon ve
Luka birçok çocuktan belki daha kolay olabilir. Yine de yaşları bu kadar yakın
olan iki çocuk büyütmek kolay değil. Muhtemelen her annede oluğu gibi
doğumlardan sonra bende de bir takım değişiklikler yaşandı. Fiziksel ve
sinirseldir. Bugün, bu “doğum mirasıyla” barışık olmaya çalışıyorum…
Çocuklarımız çok rahat ve serbest büyüttüğümüz için çok zor
çocuklar değildir. Birçok konuda serbest oldukları için hızlı öğreniyorlar ve
karşılık olarak bizim hayatımız daha rahat oluyor. Tabi ki dairede oturmuyoruz,
bunu da unutmamak gerekiyor. Yani gürültü yaptıklarında bir sorun olmuyor, onları
sakin ve sessiz oynamaları için uyarmamız gerekmiyor. Leon ve Luka’yı yemek ve
uyku konularında da biraz sıra dışı yöntemlerle serbest büyüttük. Bu yöntemler
bizim daha rahat olmamızı sağladı ve dolayısıyla çocuklarımıza huzur verdi.
Yine de, yaşları bu kadar yakın olan iki çocuk büyütmek
kolay olmuyor. Hele ikisi erkekse… Biri tam iki yaş sendromundan çıkmıştı ki,
diğeri girdi. Tüm konularda öyleydi. Leon’da “off nihayet bitti” derken sıra
Luka’ya gelmişti. Hala da öyledir. Bez konusu bitmedi ve anaokuluna alıştırmak
nasıl olacağı meçhul. Birbirleriyle oynamaya başlayıncaya kadar hiç bir şeye
vaktimiz olmadı. Çünkü ikisi ayrı ilgi istediler ve birbirlerini kıskanmamaları
için bazen dört dönüyorduk. Tüm bunları biliyorduk iki çocuk arka arkaya
yaptığımızda. Yine de bu kadar zor olacağını tahmin etmemiştik. Ama neyse,
ileride rahat edeceğiz ya, o düşünce bize yetiyor.
Oldukça zor olan 2 yıl, değişikliklere neden olmadan
geçmedi. Dünyanın hem en sakin olan hem de her yerde her zaman uyuyabilen bir
insanı olarak tanıdığım eşimin bazen sinirden uyuyamadığını gördüm. Yani
çocuklar bu kadar yıpratıcı olabildi. Bende arka arkaya olan iki doğum farklı izler bıraktı. İkinci
hamileliğimde hala emzirdiğim için hormonel değişiklikler gibi tüm değişiklikler
ancak ikinci doğumundan sonra meydana geldi. Eskiden acı yemekleri severdim
ancak hamilelik ve emzirme dönemlerinde acıdan kaçındım. Luka memeyi
bıraktığından beri öyle acı yemekler yiyorum ki anlatamam. Kahvaltıda bile acı
sos veya acı biber yiyorum. Aynı şekilde eskiden kahvaltıda asla tuzlu bir şey
yemezdim. Şimdi ise kahvaltım peynir yemeden güzel olmuyor.
Migren, kaşıntı ve kilolar
Kilolarımın eski haline gelmediğini söylemeye gerek yok
herhalde. Hep zayıf bir insandım. Leon’a hamile kalmadan sigarayı bırakmıştım
ki bu da bana kilo yarışına girmeden 2 kilo kazandırmıştı. İlk hamilelikte 18
kilo aldım. Doğumdan sonra ikinci hamileliğe kadar ancak 13 kilo verebildim.
İkinci hamileliğimde 14 kilo aldım. Bunları hemen verebildim. İkinci
hamileliğimden önceki kiloya kolay döndüm. Ama ondan sonra tık yok. Bir yıl
geçti, iki yıl geçti, yok, o 7 kilo hiçbir yere gitmiyor. Zar zor, diyet ve
sporla iki kilo daha verebiliyorum, ama hala 5 kilo fazla kaldı. Sporu
bıraktığım anda o iki kilo geri geliyor. Göbek ve kalçada olmasaydılar, neyse
derdim… Hep küçük olan göğüslerim eskisinden
iki numara daha büyükler. En azından buna sevinen var. Onların küçüleceği yok
zaten. Göğüslerimle barıştım. Göbek ve kalçalarımla hala savaşıyorum…
Ama bunlar kolay şeyler. Gerçekten zor olan, bilinçaltında
fark edilmeden olup bitenler. Luka 6 aylık olduktan sonra bende, bugün sinirsel
olduğunu bildiğim, farklılıklar oldu. Yüzümde kızarıklıklar oluştu ve onlar
dönem dönem azalıyor veya şiddetleniyordu. Hala da öyledir aslında. Stresle ne
kadar barışıksam o kadar azalıyorlar diyebilirim.
Hayatımda baş ağrısı çekmeyen bir insandım ve artık migrenim
var. Birkaç gün boyunca süren stresli durumlarda yanaklarım bir anda kızarmaya
ve arkasından kaşınmaya başladı. Bu kaşıntı boynuma kadar indi ve kaşınan bu
kızarıklıkları yok etmek mümkün değildi. Bebek pudrası sürüp kurutmaktan başka
hiçbir şey işe yaramıyordu. Stres daha da büyük olduğu durumlarda ilaveten
boynumda ve dekoltemde de kaşıntılar oluyordu. En ilginci, 14 yıldır iki bel fıtığıyla
yaşıyorum. Düzenli jimnastik yapmadığımda ve stresli zamanlarda hep onlar
tutuyor. Ancak çocukların yarattığı stres çok farklı demektir. Çünkü bu kadar
stres belirtileriyle uğraştım ama bel fıtıklarım aralarında yoktu.
Bu dönemde yaşadığım stresi otojen gevşeme yöntemiyle azaltmaya çalıştım. Her gün üç kere egzersiz yaptığımda stresim önemli oranda azaldığını hissediyordum. Ancak esas değişiklik başka zaman oldu. Luka ve Leon birlikte oynamaya başladığından beri stresim fark edilir şekilde azaldı. Kaşıntılardan tamamen kurtulmuş oldum. Migrenim artık çok nadir tutuyor. Bunlar bana gösterdi ki yaşları çok yakın olan bu iki minik dünya tatlısı beni bazen öyle bir strese sokabiliyordu ki, stres vücudumda bir yerden dışarıya vurmak zorunda kaldı. Bugün çok mutluyum, çünkü bunlar geride kaldı. Kalan tek şu birkaç kilo, belki bir gün onlardan da kurtulurum…
Bu yazı bana umut verdi. 2 yaş arası olan iki çocuğun annesi olarak yakın gelecekte hayatımın daha kolay olacağını gördüm en azından.
YanıtlaSilBende de burnumun kenarında kızarıklıklar, stresli zamanlarda yüzümde ve boynumda kaşıntı, sık başağrısı gibi bir dolu değişiklik oldu. Ayrıca kesinlikle daha sinirli bir insan olduğumu da söylemeliyim.
Bakalım yavaş yavaş başlayan birlikte oynama ve sözden daha fazla anlar durumlar bende nasıl etkiler bırakacak?
Bloğunuzda çok faydalı ve taktir ettiğim bilgi var. Zevkle takip ediyorum. Lütfen devam:)
Çok teşekkürler, dağlar kızı! Yorumunuzu okurken ben kaşınmaya başladım :) İkinic çocuğumdan sonra ben de daha fazla sinirli oldum, ama o da geçiyor. Daha doğrusu dalga halinde geliyor gidiyor artık :) Bir iki gün aşırı sinirliyim (o zaman biraz uzak kalmaya çalışıyorum çocuklardan), ama bunun ardından bir hafta boyunca dünyanın en hoş görülü insan oluyorum... Az kaldı! Kesinlikle daha kolay ve daha iyi olacak :) Sevgilerle
Sil