Zita bir fındık faresinin topraktaki deliğin başında
saatlerce hareketsizce bekleyebilir. Ancak iş ilgimizi çekmeye gelince sabrı
inada dönüşüyor. Sabırla beklemek hiç ona göre değil! Hele bizi kandırmak için
bu kadar yol varken…
Tıpkı Zita gibi Gümüş de gençken ilgimizi çekmeyi biliyordu.
Şuanda sevilmek için tam zamanı olduğuna karar verdiğinde o ŞİMDİ’yi çok net
anlatabiliyorlar. Örneğin, Gümüş okuduğum gazetenin tam ortasına inatla
yerleşiyordu. Kaç kere onu kovduğum hiç önemli değildi. Her defasında geri
gelip “mırık” deyip aynı yere yatardı.
Benimle oyun oynamaya karar verdiğinde genç Gümüş hayali bir
farenin peşinden koşardı, ta ki ben onu izleyip yanına gidene kadar. Kendisi
herhalde “nihayet, sen oyunu anlayıp katılana kadar ama zaman geçiyor” diyordu.
Başka bir kedi uzun bir süre için hiç kıpırdamadan dimdik
bana bakardı. İnsan ister istemez bunu en sonunda fark eder. Fark eder etmez
bundan nasıl rahatsız oluyordum! Tabi ki hemen onu çağırırdım. O da mırıldana
mırıldana gelirdi.
Bugünlerde Gümüş beni sinir eden yeni bir hareket yapıyor.
Masaya atlayıp çalıştığım laptopun yanına geliyor. Kafasını laptopa sonra da elime
öyle bir sürtüyor ki yazı yazamıyorum. Kesinlikle ilgimi çekmeyi başarmış
durumda, ama bu ona yetmiyor. Hayır, o tam önüme yani klavyenin üstüne
yatacakmış!
Senin kedinin ilgini çekmek için ne oyunları çevirdiğini bizimle
paylaşırsan seviniriz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder