Küçük dağları ben
yarattım dercesine, göğsünü gere gere yürüyen bir ufaklık. Zeka ve oyunculuğun
en somut hallerini taşıyan bir minik. O, Pug!
Minik olduğuna bakmayın, cesareti ve kendini vahşi bir aslan
zannettiğini düşündüren özgüveni ile “bıçkın bir delikanlı” o. Ya da sizin
bildiğiniz bayanlardan olmayan, karakter sahibi bir leydi… Eee, hem dünyanın en
eski köpeklerinden biri hem de kraliyetlerin gözbebeği olmak kolay değil. Bir
cüce olabilir, ancak için de şanlı bir tarih yatıyor!
En Değerli Hazine
Pug’ın orijinine inilmek istendiğinde, M.Ö 400’lü yıllara
kadar gideriz. Çünkü koskoca Çin İmparatorluğu’nu ve Budist rahipleri büyüleyen
bu köpeğin varlığına dair ilk kanıtlar, o yıllara dayanmaktadır.
Araştırmacılar, o yıllarda Çin’de üç tür basık burunlu köpeğin bulunduğunu,
bunların; Lion Dog, Pekingese ve Lo-sze olduğunu düşünmektedir. İşte, Lo-sze,
nam-ı diğer Foo Dog, bu kaynaklara göre Pug’ın atasıdır.
Orijininden o dönemlerdeki yaşam koşullarına geçersek, göz
kamaştırıcı bir ortama girmeye hazırlanmamız gerekmektedir. Çünkü Pug,
kelimenin tam anlamıyla krallara layık bir hayat yaşamıştır. En saygın kraliyet
üyelerinin en değerli hazinesi olarak görülmüş, çoğu kral birbirine hediye
olarak bu “zeka küpü cüce”yi sunmuştur. Ve bu hediyeler, kraliyet muhafızları
tarafından, büyülü ve lüks saray atmosferinde korunmuştur.
Hollandalı tacirlerin Çin’e ulaşması, Pug’ların sınırlarını
saraylardan dışarı taşıması anlamına gelmiştir. Pug’lar bu tacirlerle
Hollanda’nın doğusuna ve İngiltere’ye götürülmüş, buralarda da soylu yaşamından
bir şey kaybetmemiştir. Özellikle İngiltere’de, İngiliz hükümdarların koruması
altına alınan Pug’lar, sınıf farkının ve asaletin bir sembolü olmuştur.
1885 yılında, Kennel Club’a kabul edilen Pug’ların da her
star gibi, iniş çıkışları olmuştur. Kennel Club’lar tarafından kabul edilmeye
başlanmasının ardından, ciddi bir düşüşe geçen popüleritesi, günümüzde onu
garip bir yere yerleştirmiştir. Pug, ne sıradan olacak kadar tanınmıştır ne de
ender olacak kadar az bilinmektedir.
Tüylü Geometri
Pug, tıknaz, kısa ve köşeli bir vücuda sahiptir. Eğimi, dik
açılıdır. Bu yüzden, uzun ya da yana doğru eğimi olan vücuda sahip Pug’lar, pek
kabul görmez. Pug’ın kafası, sert ve geniştir. Elma şeklinde bir
kafatasına sahip olmadığı gibi, dışarıdan bakıldığında da hiçbir kafatası
çıkıntısı görülmez. Gözleri koyu renk, belirgin, geniş ve dışarı doğru çıkıktır.
Yuvarlak şekillidir ve ifadesine yumuşak bir bakış katar. Heyecanlandığında ise
çok tutkulu ve alev alev bakmasını sağlar. Kulakları ince, küçük ve kadife gibi yumuşaktır. Kırışıklıkları
derin ve geniştir. Çene kısa, küt, karemsidir. Çenesi dışa doğru olmamalıdır ve
bir Pug ısırdığında, alt çene dişleri çok belirgin şekilde görünmemelidir. Pug’ın hafif kemerli bir boynu vardır. Güçlü, sıkı ve
kalındır. Boynu kafasını gururla taşımasına yetecek kadar kaslı ve uzundur.
Kuyruğu, kalçasının üzerine doğru olabildiğince gergin bir şekilde bükülmüştür.
İki daire şeklinde kıvrılan kuyruklar, ırkın tüm özelliklerini taşıyan köpeklerde
görülür ve bir mükemmellik sembolüdür.
Bacakları çok güçlü, düz, orantılı uzunlukta ve sağlamdır.
Omuzları, hafifçe arkaya yatık durur. Ayakları, vücudu ile orantılıdır ve öne
doğrudur. Tırnakları, birbirinden düzgün bir biçimde ayrılır ve siyahtır. Diz
kapakları, yere dik bir açı çizer ve kısadır. Pug’ın kürkü yumuşak, kısa ve
parlaktır. Kürk, ne yün kadar yumuşaktır ne de serttir. Tüyleri ise gümüş, açık şeftali, krem ya da siyah renk
olabilir. Gümüş ve şeftali tonları, yüzdeki maskesi ile kontrast oluşturur.
Lekeleri, çok belirgin bir şekilde görülür. Maskesi, kulakları, yanakları,
parmakları kuzguni siyah lekelerle kaplı olabilir. Leke izi, kafanın arkasından
kuyruğa kadar uzayabilir.
Horultulu Mutluluk!
Pug, süs grubu köpeklerin en büyüklerindendir. Her ne kadar,
boyutu onu “taşınabilir” yapsa da o, sadece sağa sola taşıyabileceğiniz bir süs
köpeği değildir. Karakter sahibi, azimli ve güçlüdür. Bir apartman dairesinde
rahatlıkla yaşar. Ancak, tabi ki derdi apartman dairesi ile değil,
sahibiyledir. Tam bir “insan delisi” olan Pug, yanınızda yatmaya, sizinle
oynamaya, sizinle atıştırmaya her zaman hazırdır. Eve gelen misafirleri de aynı
sevgi ve aşkla karşılar. Son derece misafirperverdir, ancak tüy dökümü
zamanlarında misafirlerin siyah giymemesi yararlarına olur. Zira, kısa ve güçlü
tüyleri “kumaşa saplanma” özelliği taşır.
Çocukla çocuk olmaya bayılan Pug, bir dondurma külahını
küçük bir dostla seve seve paylaşır. O kadar sevecen ve zekidir ki, sahibi
“onsuz” bir hayatın nasıl olduğunu hatırlamaz bile. Ondan ve mutlu
horultularından önceki hayatının… Bir Pug; sevmek, oynamak, gezmek ve “yemek” için yaşar. Bu
yüzden, kendisine uzatılan her şeyi mideye indirir. Bir Pug almayı
düşünüyorsanız, yetişkin ağırlığı 6 -8 kilo olan bu palyaçonun yaşına uygun diyeti
uygulamaya ve kilosuna dikkat etmeye hazırlanmalısınız. Yüksek kaliteli, kuru
köpek maması, genellikle mönüsü için yeterli olur. Bir de daima ulaşabileceği
taze su... Çünkü Pug, iyi bir içicidir!
Bu küçük oyuncu, sahibini mutlu etmek için takla bile
atabilir, ancak eğitim konusunda biraz laçkadır ve bu, ne kadar büyürse
büyüsün, içinde yatan “heyecan küpü bebek köpek” ruhundan kaynaklanır. Bu
yüzden, Pug’ınızın en azından temel itaat eğitimi alması işinizi çok
kolaylaştıracaktır. Uzmanlar, dişi Pug’lar sezaryenle doğum yapmak zorunda
kalabildikleri için kısırlaştırılmalarını önermektedir. Kısırlaştırılmış dişi
Pug’lar, daha sağlıklı ve uzun bir hayat yaşar.
Çok Gezen Bilir!
Pug, sizinle her yere gelir ve sokakta göğsünü gererek yanınızda
yürür. Ancak, çok dikkat etmeniz gereken noktalar vardır. Birincisi Pug’ın
büyük gözleri! Gözleri kocaman ve öne doğru olduğu için, onu dikenli bitkileri
olan, çalılıklarla kaplanmış alanlardan uzak tutmanız gerekir. Ayrıca, gezmeyi
çok sevse de aslında bir ev köpeğidir. Yüksek ve düşük ısılara asla dayanamaz.
Deniz, göl, havuz gibi sulu alanlarda da ona ekstra özen gösterilmelidir, çünkü
küçük palyaço bir yunus değildir. Hatta bir köpek olarak bile, iyi bir yüzücü
sayılmaz.
Düzenli fırçalama, Pug’ın tüy bakımı için yeterlidir. Ancak,
burnunun etrafındaki buruşuklukların ve kulakların da düzenli olarak silinmesi,
temizlenmesi gerekir. Daha sonra ise temizlik biter ve evde yaşanacak çılgın ve
sevgi dolu anlar başlar. Ne dersiniz, siz bu çılgın sevgi seanslarına hazır
mısınız?
Bunları Biliyor
muydunuz?
- Pug, en eski köpek ırklarından biridir.
- Araştırmacılar, Pug’ın Pekingese ve Lo-sze’nin genlerini taşıdığına inanmaktadır.
- Pug, Tibet’te Budist rahipler tarafından sahiplenilirdi.
- Prens William’ın hayatını kurtaran bir Pug sayesinde, Pug’lar Hollanda’nın Beyaz Saray’ı “House of Orange”ın resmi köpeği olmuştur. William’ın mezarındaki heykelde, bir de Pug görülmektedir.
- Napoleon’un karısı Josephine, Pug ırkından olan köpeği “Fortune”u tutuklu bulunduğu hapishane Les Carmes’ten kocasına gizli mesajlar yollamak için kullanırdı.
- Pug’ın isimlerinden Mopshond Felemenkçe’dir ve “homurdanma” anlamına gelir. Ancak “Pug” ismini almasının, 1700’lerde oldukça popüler bir ev hayvanı olan ipek maymunları sayesinde olduğu düşünülür. Çünkü onlara da Pug denirdi ve onların yüz ifadeleri de bu köpeklerinki gibi buruşuk ve şaşkındı.
Zoolistan Dergisi, Mayıs 2006
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder