Önceki akşam Leon’un ne kadar zıtlarla dolu bir çocuk
olduğuna tanık olduk. Hem basıldık hem de ürktük. Hayatımızda sanki hiç
yeterince gelirim yokmuş gibi eşimle The following dizisini seyrediyorduk. Ben
polisiye ve gerilimlere bayılırım. Nerede katil varsa ben oradayım, film, dizi,
kitap hiç fark etmez. Tam seri katilin başka bir cinayet işlemek üzereyken
yanımda bir ses duydum. Bir baktım ki yanımda biri var. Ürkmem eşime “televizyonu
kapat” dememle aynı andaydı herhalde. Eşim ve ben resmen afalladık.
Bu kadar sayıda köpek yatıyor kucağımızda, kimse Leon’u fark etmedi. Anlaşılan evimizde herkes, gürültülü ve yorucu bir günün ardından, çocuklar yattıktan sonra koltuklarda uzanıp başka dünyalara dalıyormuş. Leon ne zamandan beri oradaydı acaba?
Bizi şaşırtan başka bir şey oldu. Gün boyunca bir dakika
dahi konuşmadan duramayan, herhangi bir şekilde gürültü yapmadan veya ses çıkartmadan
duramayan bir çocuk nasıl oluyor da sessizce bir anda yanımızda belirleyebiliyor?
Yani, tek bir ses çıkartmadan yataktan kalkmış normalde hep gıcırdatan kapıyı sessizce
açmış, merdiven başındaki demir güvenlik kapısının kilidini yine de sessizce
açmayı ve arkasından kapatmayı da başarmış, merdivenden aşağıya inmiş ta
yanımıza kadar. Luka’dan beklerdim bunu ama Leon’dan asla… Bizim için bu ne
demek şimdi? Eskisi kadar rahat olamayacağız… Daha önce en azından merdiven
başındaki kapının metal sesini duyardık. Anlaşılan, artık bu yok!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder