Geçen gün bir takipçimiz bana köpeklerin kısırlaştırılmasının
mı yoksa kısırlaştırılmamasının mı daha doğru olduğunu sordu. Özellikle erkek
köpeklerinin her yeri işaretlemesi ve dolaştırırken çekiştirmesi
kısırlaştırıldıktan sonra azalır mı diye. Dişi konusunda tecrübelerimiz bol,
ancak tek erkek köpeğimiz Zando’dur. Üstelik burada, yani köyde yaşam
farklıdır. Ama onunla bir yıla kadar Büyükşehrinin tam göbeğinde yaşadım. Erkek
köpeklerinin sorunları kolay unutulacak gibi de değil. Yine de bir köpekten geneleme
çıkmaz deyip köpek davranış ve eğitimi uzmanı Ahmet Okay'a sordum. İyi ki de
sormuşum…
Kızlar
En iyi bildiğim dişi köpeklerle başlayayım. Herkesin aklına
ilk gelen şey kızların kanaması. Yılda iki kere girdikleri kızışma
dönemlerindeki kanama çok kötü değil, bunu söyleyebilirim. Tabi ki aşırı temiz
ve titiz bir insan değilsen. Küçük ırklarda neredeyse fark etmiyorsun. Büyük
ırklarda tabi ki daha belirgin. Ama ilkinden sonra dişiler kendilerini çok
güzel şekilde temizlenmeyi öğreniyorlar. Evlerde halıfleksin artık kalmadığı
bir dönemde yaşıyoruz ve parke, laminat veya fayansları silmek kolay. Zaten
sadece kızının yattığı yerde ve kalkınca ilk adımları attığı yerlerde kan
göreceksin. Koltuğa bir battaniye serdikten sonra iş bitiyor aslında.
Akla gelen ikinci soru genelde karakter değişimi oluyor.
Bence dişi her yerde dişidir ve tıpkı bizim gibi onların ruh hali değişiyor.
Bazılarında az, bazılarında çok. Bana göre dönemlerinde ve ardından biraz daha
sevgiye aç oluyorlar. Ancak başka köpeklere karşı daha agresif davranıyorlar.
Neticede herkes arkalarını kokluyor ve bundan hiç ama hiç hoşlanmazlar. Kısırlaştırılınca karakterleri bence çok
fazla değişmiyor. Biraz daha sakin ve tabi ki sahibine daha bağlı olurlar. Çünkü
hormonların değişimine maruz kalmıyorlar artık.
Dişi köpek söz konusu olunca erkek köpeklere de değinmek
zorundayım. Bu, kızını kısırlaştırıp kısırlaştırmamasını düşünen kişilerin
genelde aklına gelmeyen bir konudur. Ama önemli bir konu. Bence o kadar önemli
ki, eğer yavrularım olsun demiyorsan kızını kısırlaştır diyeceğim kadar. Bir
sürü erkek köpeğin kafalarını karıştırmadan, onların kavga sebebi olmadan ve
sahipleri sinir küplerine dönmeden lütfen… Döneminde olan bir dişi varken,
onlar köpeklerini salamıyorlar. O saate kadar ne kadar söz dinlemişlerse, o
koku burunlarına geldiği anda unutuveriyorlar işte. Akıllarında tek bir düşünce
var. O düşünce ve köpeği arasına ne sahibi girebilir ne de başka bir köpek…
Biraz abartmış olabilirim, ama döneminde olan bir dişinin kokusunu alan erkek
köpeklerinin durumu aşağı yukarı böyle.
Bunun dışında kısırlaştırılmamış kızını tabi ki o
erkeklerden koruman gerekiyor. Hem erkek köpekleri o dönem boyunca istekli
oluyor hem de kızları dönemin sonunda hamile kalabildiği günlerde tutmak zor.
Bahçeden kaçmaya çalışırlar örneğin. İki dakika gözünüzden kaçırmanız yeter.
Delikanlılar
Zando’yu örnek verirsem, kısacası gözü dışarıdadır.
Döneminde olan dişi varken inliyor, her yere işaret bırakmaya çalışıyor. Buna
maalesef bazen evin içi de dahildir. Biz de döneminde olan dişi yokken bile
dışarıya kaçmak için fırsat kolluyor. Gezecek, izini bırakacak, gelecek işte.
Merkezi bir semtte yaşarken Zando henüz 1,5 yaşında olmasına rağmen durum çok
farklı değildi. Zando’yu çok iyi eğitmiştim. Her kaldırımda oturup bekliyor
ancak komutum üzerinde karşıya geçerdi. Hiç çekiştirmeden yürürdü. Tabi ki
döneminde olan bir dişiyle yolumuz kesişmediyse. Öyle bir koku olunca benim
gitmek istediğim yol ve Zando’nun takip etmek istediği izleri maalesef
uyuşmuyordu. Ancak bu sadece sorunun biriydi. Her yere işaret bırakmak istemesi
ayrı bir dertti. Buralarda sorun yok ama şehir merkezinde bu hiç komik olmuyor.
Tüm dükkan sahipleriyle düşman olmamak için Zando’yu kısa tutup parka kadar
yanımdan 20cm ayrılmasına bile izin vermezdim. Yoksa her direk, her saksıdaki
çiçek bacağını kaldırıp bir iki damla da
olsa işaretini bırakırdı.
Kısırlaştırılmış erkekte bu durum farklı mı? İşte o soruya
ben cevap veremem, çünkü kalabalık bir yerde kısırlaştırılmış erkek köpeğim hiç
olmadı. Burada köyde oldu ama fark etmiyor, fark edilmiyor. Serbest gezmek
burada başka… Bir kere tattıktan sonra bir daha vazgeçilmiyor. Bu nedenle köpek
davranışı ve eğitimi uzmanı Ahmet Okay’a sordum.
Kendi gözlemlerine göre kısırlaştırılmamış köpeklerin bir
takım sahipleri tarafından istenmeyen davranışları var. İnsanlara ya da
köpeklere karşı (ya da kedilere karşı; Zando’muz başından beri Gümüşü bir iş
için belirledi) gösterilen çiftleşme davranışlarının yanı sıra dişi ve erkek
köpekler çiftleşmek için evden kaçıyor veya dişi köpek yüzünden erkek köpekler
kavga ediyor. Evin işaretlemesi, dişi köpeğin dönemi yaklaştığında ya da dönemi
boyunca ev içerisine çişini kaçırması, erkek köpeğin işaretleme için yürüyüş
sırasında sürekli durup yön değiştirmeye zorlamaya çalışması ya da o yöne doğru
sizi çekiştirerek adeta sürüklemesi gibi problemler sıklıkla yaşanıyormuş.
Sadece bizim Zando’muz öyle değilmiş demek…
Ahmet Okay, bu problemlerin itaat sorunlarını da beraberinde
getirdiğini de vurguladı. Zando’nun döneminde olan dişi kokusu alınca sağa sola
çekiştirmesi gibi… Özellikle erkek köpeklerde sıklıkla karşılaşılan sorunların
nedenlerden biri hormonlarmış. Benim hakikaten dikkatimi çeken bir şey dedi
Ahmet Okay bu konuyla ilgili. Oğlunun 10. aylarında testosteron seviyesi en
yüksek seviyeye geldiğinde, diğer erkek köpeklerin bu yüksek testosteron
seviyesinden dolayı oluşan koku sebebiyle oğlunu cezalandırmalarına sebep olabiliyormuş!
Ama dahası da var! Daha sonrasında, dört patili dostun, karşılaştığı saldırı
sebebiyle ona saldıran köpeğin ırkına karşın bir agresyon oluşturabilir. Bu
nedenle Ahmet Okay özellikle erkek köpek sahiplerinin bu dönemde daha dikkatli
olmasını öneriyor. Genelleme yapamamakla birlikte kısırlaştırmanın bu konular
üzerinde çözüm sağlama ihtimalinin yüksek olduğuna inanıyor.
Kendisi bu konuyla ilgili eğitmen akademisinden aldığı
istatistikleri de verdi. O istatistiklere göre kısırlaştırılmasıyla erkek köpeklerin
başıboş dolaşması %90 oranında, eve işaretleme ve işaretleme yapmak için
duraklamalar ve çekiştirmeleri de %50-60 oranında azalıyormuş. İnsan ve
köpeklere karşı sergilenen çiftleşme davranışlarında %50-60 oranında, dişi
sebebiyle çıkan kavgalar da %50-60 oranında azalma tespit edilmiş. İlaveten tutarlı
ve doğru yönlendirici bir eğitim verildiği takdirde bu oranlar daha da
yükselebileceğini vurguladı. Spor köpeklerinden de örnek verdi Ahmet Okay. Onlar
kısırlaştırıldıklarında dikkatlerini çok daha iyi topladıkları görülmüş. Kendisi
köpekleriyle agility yarışmalarına katıldığı için bu konuda oldukça iyi
izlenimler edindiğine inanıyorum. Yani, dişi olsun erkek olsun, hormonlar eğlence
trenine binmeyince köpekler çok daha iyi söz dinler!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder