İlk doğumumdan sonra herhalde her anne gibi ben de bebeğimin
doğal beslenmesi hakkında düşünmeye başladım. Gıdalar hakkında çok şey fark
ettim. Tabi ki değişiklik gıdalarda değil bende olmuştu. Nasıl oluyor
bilmiyorum, ama anne olunca farklı düşünmeye başlıyorsun…
Haftalar boyunca meyve kasesinde bozulmadan duran portakala
dehşetle bakmaya başladım. Bu kadar uzun sürede küflenmemesi mümkün mü? Evet,
eğer bolca kimyasal banyosu gördüyse… Başka bir gün, kahvaltı sofrasını kurmak
üzere buzdolabımı açtım. Beyaz peyniri çıkarttığım anda dank etti. Bu peynir ne
zamandan beri açık vaziyette dolapta duruyordu? Bir ay mi? Ve hala ne sararma
ne ekşime ne de küflenme söz konusuydu…
Gıdalar hakkında birkaç hafta içinde gözüme çarpanlar midemi
bulandırıyordu. Tam o arada Almanya’da Greenpeace’in meyve ve sebzede
kalıntılar üzere hazırladığı yıllık raporu yayınlanmıştı. Ve araştırmaya
başladık. Ardından tüketim şeklimizi değiştirdik.
Greenpeace’in son raporlarına göre pazarlarda satılan meyve
ve sebzeler Almanya’da bile kontrolsüz sürülüyor ve tespit edilen kalıntı
oranları çok yüksek çıkmış. Bilinen hipermarket zincirlerindeki sebze ve
meyvelerde en az kalıntı tespit edilmiş Almanya’da. Çünkü halden değil, direkt
üreticiden almakla birlikte kendi çapında testler de uyguluyorlar. Yaptığımız
araştırmaya göre Türkiye’deki hipermarketlerin bazıları da aynı şekilde
çalışıyor. Biz de artık sadece onlardan alışveriş yapıyoruz.
Sadece organik…
Satış yerine bakılmaksızın çok yüksek oranda kalıntı içeren
sebze ve meyveler yeşil kabak, üzüm, greyfurt, biber ve armut çıkmıştı. Greenpeace
onların tüketilmemesini tavsiye etmişti. Bu nedenle onları ve onlardan yapılan
ürünleri sadece organik alıyoruz. Toz biber, pul biber de bunlar dahil. Malum
biberden üretiliyor. Üstelik baharatlarda bir kontrol sistemi de yokmuş.
Hammaddelerin genelde uzak ülkelerden temin edilip karışık kullandıkları için
birçoğu Greenpeace gibi kurumlarınca test edildiğinde aşırı yüksek oranda
kalıntı çıkabiliyor.
Her şeyi organik almaya bütçemiz yetmez. Ama bazı gıdaları
organik alıyoruz. Örneğin ketçap ve baharatlar. Baklagiller ve tahıllar gibi fiyat
farkı olmayan ya da az olan ürünler de organik alıyoruz. Bazı market zincirleri
arada sırada organik salça, zeytin, vs. ürünler sunuyor. Bir daha raflara
girmeyeceği için stok yapıyorum.
Ancak bahçemizden…
Yıl boyunca dereotu, maydanoz, fesleğen ve frenk soğanı
saksılarda yetiştiriyoruz. Domates de sadece bahçemizden yediğimiz bir sebze. Kışın
organik bulmak zor, bulursak da aşırı pahalı. Eskiden köylülerden alıyorduk,
fakat bir gün kontrolsüz kimyasal kullanımının ne olduğunu birebir gördük.
Bahçemizdeki domateslerde bir hastalık çıkmıştı. Ne olduğunu
tam olarak tespit edemediğimiz için onları yememeye karar verdik (Bunun
detaylarlı bu yazıyı aşar). Köylülerden alalım derken burada satış yapan köylü
hanıma yaşadıklarımızı anlattık. O da bize anlatmaya başladı. Biz kulaklarımıza
inanmadık! Onlarda da hastalık çıkmıştı. Biri gelmiş, bilmem ne ilacı
kullanmalarını söylemiş. Onlar da gitmiş İstanbul’dan almışlar bu ilacı. Sıvı
dolu bir şişeymiş. Ve ne olur ne olmaz diyerek sulandırmadan domateslerin
dibine dökmüşler, hem de şişenin tamamını… Bunu duymam, midemin bulanmasıyla bir oldu!
Kendimiz yapıyoruz…
Ekmek ve yoğurdu kendimiz yapıyoruz. En azından içeriklerini
büyük oranla kontrol altına alabiliyoruz bu şekilde. Bazen taze krem peyniri de
yapıyorum. Yıllardır reçel yapıyorum, çünkü satılanlar bana fazla şekerli
geliyor. Bazıları neredeyse şekersiz fırında, başkaları Almanya’dan getirttiğim
3:1 reçel yap ile hazırlıyorum. Onun yerini tutan, şekerli olmayan ama doğal
bir şey bulamadım henüz. Ama hepsini yazın topladığımız ilaçsız meyvelerden
yapmaya özen gösteriyorum. Yazın artan domateslerden domates rendesi salça
arasında bir şey yapıyorum. Kış boyunca bunu yemeklerde kullanıyorum. Ayrıca
birçok meyve kurutuyorum. İlk ve son baharda ailece keyif aldığımız
yürüyüşlerde mantar topluyoruz ve bazılarını kurutuyoruz. Nane ve biberiye
baharatları da artık bahçemizde yetişenlerden kurutarak kendimiz yapıyoruz. Son
olarak kümes kurduk. Bu başlı başına bir hikaye… Neredeyse her ay başka bir şey
bulup yapılacaklarımızın listesine ekliyoruz…
yazılarınızı olabildiğince takip etmeye çalışıyorum güzel.yalnız bu xlargeaile süper olmuş
YanıtlaSilHarikasınız...
YanıtlaSil